31 Temmuz 2013

Bir Ramazan Yazısı

Konu dindarlık olunca mangalda kül bırakmayanların dine nasıl baktığını anlamamız için ramazan aslında büyük bir fırsat. Misal, ramazanda herkes, oruç tutuyor musun, diye sorar, ama herhangi bir zaman, namaz kılıyor musun, diye sorana zor rastlanır. Kendimden örnek vereyim, bana da oruç tutup tutmadığıma dair ramazan boyunca onlarca kez soruluyor ama annem-babam dışında bugüne dek namaz kılıyor musun, diye soran tek bir insana rastlamadım, oysa dinde namaz oruçtan katbekat daha önemlidir, ben söylemiyorum, dinin kendisi söylüyor bunu. 

Geçmişte, ramazanda oruç tutmadığı için öldürülenler oldu, peki, namaz kılmadığı için öldürülen tek bir kimse duydunuz mu? Duymamışsınızdır. Bundan çıkan sonuç olabildiğince açık, olabildiğince seçik: Aşırı dindar görünenler aslında dinsizlerin ta kendisi. Tutarlılık yok çünkü. Oruç ayında dışarıda yiyip içtiğin için seni öldüren adam, misal, bir cuma günü namaz saatinde camide değil de sokakta olduğun için seni oracıkta öldürmeli, değil mi? Böyle yapınca, en azından tutarlı davranmış olur. Halbuki, mesele çok farklı, hem de çok. Üstelik de derin. 

Namaz kulla Allah arasında geçen bir ibadettir. Falankesin namaz kılıp kılmaması filankesi hiç mi hiç ilgilendirmez, onun sınırlarına bile girmez. Dolayısıyla da, namaz dinin direği de olsa, en önemli ibadeti de olsa bir şey değişmez, toplumun en dindarı bile son hesaplaşmada, ister kıl ister kılma bana ne, gözüyle bakar. Ama oruç öyle mi? Falankesin oruç tutmaması filankese de dokunur, onun sınırlarına girer. Çünkü falankesin karnı açtır, filankes yiyip içince de onun iştahı kabarır, yani iş gelip mideye dayanır. Peki, Allah demiyor mu, önemli olan aç kalmak değil, nefsi terbiye etmek. 

Bana kalırsa, dindar bir toplumda, –ama hakiki bir dindarlıktan söz ediyorum– insanlar rahatça yiyip içebilmeli. Ya da tersine çevirip şöyle diyelim, en dindar toplum, insanların oruç ayında rahatça yiyip içebildiği toplumdur. Çünkü o zaman nefislerin ne denli terbiye edildiği ortaya çıkar ve böylece dindarlığın da ne denli sahici olduğu görülür. 

Senin için hava hoş, diyenler çıkabilir tabii. Hayır, hiç de öyle değil, yıllardır oruç tutarım ve ister inanın, ister inanmayın, ramazanda çarşı pazarda açıkça yiyip içen birini görünce mutlu olurum, oruçlulara saygı duymuyor oluşunu da o an bir yana bırakırım, toplumun anlayış bakımından belli bir seviyeye geldiğinin göstergesidir bu çünkü. 

Bu ülkede insanların %99'unun müslüman olduğu birileri için her zaman iftihar konusu oldu. Nicelikle nitelik arasındaki derin ayrımı görememiş olmak da ayrı bir trajedi. "Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir," diyen bir dine inandığını söyleyenler, sormadan etmeden, üstelik de "Allahu Ekber!" diye bağırarak insanların başını kesiyorlar. "Yakarak öldürmek ancak Allah'a aittir," diyen bir dine inandıklarını söyleyenler Sivas'ta bir otele kıstırdıkları onlarca masum insanı yakmaktan geri durmuyorlar. Allah'ın bildiğini kuldan niye saklayayım, bu insanlarla aynı dini paylaştığım için utanıyorum. Gerçi onların herhangi bir dinden olamayacaklarına inancım tam, o konuda rahatım ama nüfus cüzdanımızda aynı dinin adının yazıyor olması bile beni rahatsız ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git