— Yapman gereken çok iş var abi...
— Evet.
— Evet de niye yapmıyorsun?
— Bilmiyorum.
— Niye bilmiyorsun?
— Oğlum, bilsem zaten yaparım.
— Ne yani, bilmediğin için mi yapmıyorsun?
— Neyi?
— Ne neyi?
— Neyi bilmediğim için?
— Bilmediğini söyledin ya...
— Neyi bilmediğimi söyledim?
— Abi, iyi misin?
— Emin değilim.
— Belli.
— Ne belli?
— İnce belli.
— Tavşan kanı.
— Şöyle kırmızı.
— Demli.
— Yorgunluğunu bir alır ki insanın, sorma.
— Çayı kim bulmuştu sahi?
— Ne bileyim, bana mı soruyorsun?
— Çinliler bulmuştu galiba.
— Vay be, bir çaya güveniyordum, o da Çin malı çıktı anasını satayım.
— Oğlum, Çin malı deyip geçme.
— Neden?
— Dünyanın varını yoğunu Çin üretiyor, eskisi gibi değil artık, farkında mısın?
— Onu bırak da Çin'e nereden geldik yahu?
— Çin'e mi?
— Evet.
— Çin'de miyiz ki?
— Hindistan'da olmadığımıza eminim.
— Sen hiç olmazsa nerede olmadığına eminsin.
— Sen değil misin?
— Ben şu an nerede olduğumu da, nerede olmadığımı da kesinlikle bilmiyorum.
— Ya?..
— He ya.
— Durum o kadar vahim demek?
— Hem de nasıl.
— Çin'e diyorduk, nereden geldik?
— Nereden geleceğiz, İran üzerinden gelmiş olmalıyız.
— Uçakla mı?
— Uçakla da olsa, otobüsle de olsa İran'dan geçip gelmiş olmalıyız.
— Otobüsle Çin'e gelinir mi be?
— Niye gelinmezmiş, tekerleri mi yorulacak?
— Hayır, mesele o değil, onca yol otobüsle gelinir mi?
— Yani şoförü ve mazotu varsa gelinir bildiğim.
— Seninle lafa girilmez ha.
— Nedenmiş o?
— Neden olacak, ben ne dedim, sen konuyu nerelere getirdin.
— Nerelere getirmişmişim?
— Çin'den söz açıldı ya abi...
— Evet...
— O söz nereden açıldı diye sorduydum?
— Haa... Nereden bileyim ben, kendine sor.
— Kafam allak bullak oldu.
— Sen kendin allak bullaksın, kafanın allak bullak olmasında ne var.
— Sahi, nereden açıldı Çin lafı?
— Çay may diyorduk galiba...
— Doğru ya, çay. Oraya nereden geldik peki?
— İnce belden.
— İnce bel mi?
— Galiba.
— Kimin ince beli?
— Benim değil herhalde.
— O halde kimin?
— Ne bileyim ben.
— Bilmelisin.
— Sebep?
— İnsan bilmelidir.
— Neyi?
— Çok şeyi.
— Neye yarayacak?
— İnsan bilmeye gelmiştir bu dünyaya da ondan.
— Öyledir diye çok şey mi bileceğiz yani?
— Tabii.
— Diyorsun?
— Diyorum ya.
— Peki, bilmezsek ne olacak?
— Neyi bilmezsek ne olacak?
— Her şeyi. Ya da hiçbir şeyi.
— Ben de bilmiyorum.
— Bilmiyorsun da ne demelere lafa buluyorsun ortalığı?
— Buladığım filan yok, laf lafı açıyor işte.
— Sahi ya. Laflar birbirini açıyor.
— Evet.
— Ne çok şey ne çok şeyi açıyor değil mi?
— Öyle valla.
— Hayat ilginç bir trene benziyor.
— Benziyor ya.
— Bizim de bu trende yapmamız gereken o kadar iş var ki!
— Hay ağzına sağlık, ben de onu diyordum işte.
— Nasıl yapacağız peki İbrahim?
— Ben de onu merak ediyorum ya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.