Yirmi günlüğüne Ankara'ya gitmem icap etti. Gitmeden bir gün önce akşam ev halkını, "Ben dönene kadar eşeğime iyi bakasınız ha," diye tembih ettim. Bakacaklarından çok emindim ya, bir de iyi bakmalarını söylüyordum. "Biz eşek meşek bakamayız," demezler mi, "hem de yirmi gün." Şaka yaptıklarını sandım ilkin, ancak baktım ki hiç de şakalık bir halleri yok. "E ne yani, eşek aç susuz mu kalsın yirmi gün?" diye çıkıştım. "Kalmasın kalmasına da, biz eşek bakamayız yani," diyerek hiç bu konuyu tartışacak halleri olmadığını bir güzel ifade ettiler. "Bakın," dedim, "bir gün değil, iki gün değil, yirmi günde bu eşek ölür." Cevapları hazırdı: "Biz eşek bakmaktan anlamayız." Ertesi gün erkenden evden ayrılacaktım, eşeğime yirmi gün boyunca bakacak birini şimdi nereden bulacaktım? İki ayağım oracıkta bir pabuca girmişti işte. Son bir kez üstelemekte yarar var düşüncesiyle, "Anlamıyor musunuz," dedim, "keyfimden değil, işim var, ondan gidiyorum." Ablam söze girdi oradan, "İyi ya işte, eşeğini de götür. Hem şehir de görmüş olur hayvancağız, bütün ömrü bu dağda mı geçecek." Hep beraber hi hi hi, ha ha ha, keh keh keh güldüler bana. Anladım ki ensemi kaşımaktan başka çarem yok. Hem, ablamın şaka yollu da olsa söylediği hemencecik aklıma yatmıştı. Ben ertesi sabah kalkıp Ankara'ya gitmek için o pazar akşamı valizimi neyim hazırlamışken hiç yoktan büyük bir sorun doğmuş, birkaç dakika içinde de kendiliğinden çözüme kavuşmuştu. Oyalanmayayım diyerek kalkıp yatmaya gittim. Sabahleyin eşeğimle beraber yola çıkacaktık.
Sabah güneş doğmadan kalktım. Gittim eşeğimin otunu suyunu verdim. Kendim de gelip kahvaltımı ettim. Bir saat sonra da köy meydanına gittik. Eşeği dolmuşun bagajına zar zor sığdırdık. Şehre varır varmaz otogara gittik. "Ankara'ya önlerden iki bilet alabilir miyiz?" dedim adama. "Tabii ki," dedi adam, "yalnız önlerden yan yana yerimiz kalmadı, ortalardan verelim." Ben başımla onaylayınca da, "İsim neydi abi," diye sordu. Ben de adımı söyledim. Bu kez, "Diğer yolcunun ismi nedir?" dedi. "Eşek," dedim ben de. Başını kaldırıp şaşkınlıkla yüzüme baktı, ellilerinde bir adamdı. Yüzündeki şaşkınlığı gidermek için, "Benle eşeğim Ankara'ya gidiyoruz," dedim, "işte bakın, dışarıda beni bekliyor." Adam ilkin kendisiyle eğlendiğimi sanmıştı herhalde, fakat eşeği görünce meseleyi anladı. Anladı ama şaşkınlığını henüz üstünden atamamış bir tavırla, "Eşekler için maalesef yerimiz yok," dedi. "Yok mu?" dedim ben de. "Evet," diye sürdürdü, "bütün koltuklarımız insanlara göre yapılmış. Bagajın yüksekliği de malum. İsterseniz kendiniz bakın, aha işte orada otobüs." Azıcık düşündükten sonra, "Haklısınız," dedim adama. Sahiden de haklıydı. İyi günler dileyerek kapıya yöneldim. Tam çıkıyordum, adam seslendi, dönüp baktım. "Uçak bileti sordunuz mu?" "Yok," dedim. "Bir sorun," diye devam etti, "kedi köpek falan alıyorlar uçağa, belki eşek de alıyorlardır." Verdiği fikir mantıklı göründü, neden olmasındı? Teşekkür ettim adama.
Eşeğimi alıp bir bilet acentesine gittim. "Merhaba, kolay gelsin," diyerek içeri girdim. Burada da bir genç kadındı muhatabım. "Sağ olun, hoş geldiniz," dedi. "Hoş bulduk," dedim ve konuyu açtım, "Uçaklar hayvan taşıyor mu?" diye sordum. "Hayvanınız nedir?" diye yanıtladı beni. "Bir eşek," dedim, "olabildiğince sevimli. Aşağıda, kapıda bekliyor." İkinci kattaydı bu dükkân. Kendisiyle eğlendiğimi sandı kızcağız. Biraz düşündü ne cevap vereceğini. Baktı ki yüzümde ciddi bir ifade var, kalkıp cama yöneldi, aşağıya baktı, gördü ki hakikaten de bir eşek var orada. Geldi yerine oturdu, "Eşeğiniz gerçekten de çok sevimliymiş," dedi gülümseyerek. Sonra eline telefonu aldı, "Bir bakalım," dedi. Bir yerleri aradı. "Uçakta eşek taşınıyor mu?" diye sordu. Karşıdaki kişi olumsuz cevap verdi ki kız telefonu kapatıp, "THY ile Anadolu Jet taşımıyor, bir de Pegasus'a soralım," deyip bu kez de orayı aradı. Ama oradan da olumsuz yanıt alınca üzgün bir yüz ifadesiyle dönüp bana baktı. "Başka yok mu?" diye sordum. "Sun Express var da o da Ankara'ya uçmuyor," dedi. Ne yapabilirim diye düşünmeye koyuluyordum ki, "Tren sordunuz mu?" dedi kadın. "Yok," dedim sevinçli bir tavırla. "Bir sorun, umarım olur," diye sözünü bitirdi. Ben de teşekkür edip iyi günler diledim ve çıktım. Aşağıya eşeğimin yanına indim. Telefonumu çıkarıp internete girdim, Devlet Demiryolları'nın numarasını bulup aradım. Meseleyi bildirdim, "Bir eşeğim var, Ankara'ya gidecek, trenle gitmesi mümkün mü?" Karşıdaki ses beklediğim cevabı verince çok sevindim, "Çarşambaları hayvan vagonunda gidebilir," dedi. Tamam dedim. Bir internet kafeye gittik, biletlerimizi aldık. Şimdilik tek sorun iki gün beklememiz gerektiğiydi. Artık boşuna köye dönmeyelim dedim, zaten kar yolları kapatıyor ikide bir. Amcamların evine gitmeye karar verdim. İki gün onlara misafir olacaktık benle eşeğim.
Sevdim! Günü tebessümle bitirmek için doğru bir tercih oldu yazın. Eşeğine selamlar bol otlu rüyalar :)
YanıtlaSilBeğendiğine sevindim Bettra. :) Bizden de selamlar...
SilGülümsettiniz.
YanıtlaSilNe mutlu. :)
Sil