Bukowski'yi duymayan yoktur herhalde. Ben de çok duydum duymasına ama bugüne dek herhangi bir metnini okumadım. Bloglara göz gezdirirken, Bukowski için "adamım" diyen bir blogdaşın paylaştığı bir Bukowski şiirine rastladım. Hoşuma gitti, çevirdim. Felsefi içerikli bir şiir diyebilir miyiz buna? Bilemiyorum. Hoş, şiirin içeriğinde felsefe yok; felsefi bir kavram vs. yok, yalnızca bazı filozofların adı var, ama serserilik eden birini çalışan birine üstün tuttuğuna göre, vardır elbet anlatmak istediği bir şey. Her neyse, Bukowski'yi henüz okumadığıma göre ne desem uydurma olacak. İyisi mi şiiri okumak.
babam ve serserinin biri
babam çalışmaya inanırdı.
bir işi olduğu için de
gururluydu.
bazen işsiz kaldığı
olurdu
ve bundan çok utanırdı.
o kadar utanırdı ki,
sabahtan evden çıkar,
akşama dönerdi
komşular bilmesin
diye.
ben,
bense kapı komşumuzu tutardım:
tek yaptığı, arka bahçede
bir sandalyeye kurulmak
ve garajın duvarına çizdiği
hedeflere ok atmaktı.
1930'da, Los Angeles'ta
öyle bilgeydi ki adam,
Goethe, Hegel, Kierkegaard,
Nietzsche, Freud,
Jaspers, Heidegger ve
Toynbee zor inkâr ederdi
bilgeliğini.
Charles Bukowski
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.