8 Nisan 2015
Milsiz Kütüphane
Son yirmi gün içinde üç kez gittim Milli Kütüphane'ye, üçünde de boş yer bulamadığımdan ötürü geri dönmek zorunda kaldım. Kütüphaneye giriş sistemini değiştirdiler yakınlarda, ben de zaten kısa bir süre önce üye olmuştum, kartlar yenilenecek dediler, iyi dedim, gittim yeniledim kartımı. Bu yeni sistemin adını da sözüm ona hızlı geçiş sistemi koymuşlar. Ben de başlangıçta sevinmiştim doğrusu. Çünkü her gittiğimde sırada içeriye girmek için beş-on kişinin beklediğini görüyordum. Fakat bu da ne? Eskiden hiç olmazsa sırada bekleyenlerin sayısı onu, hadi bilemedin on beşi geçmiyordu. Şimdiyse kuyruk neredeyse dışarıya taşacak oluyor. Yirmi gün önce gittiğimde on dakika sırada bekledim, inanır mısınız, bir metre anca ilerleyebildim. Herhalde bu yeni sistem henüz oturmadı diye düşündüm, çıkıp gittim. Birkaç gün önce yine gittim, baktım değişen bir şey yok, gene yılan gibi kıvrılan bir kuyruk. Bekleyeyim bari diyerek, çantamdan kitabımı çıkarıp kalan son altı sayfasını okuyup bitirdim. Başımı kitaptan kaldırdığımda hiç ilerlemediğimi fark ettim. Not defterimi çıkardım bu kez, çala kalem yazmaya koyuldum. Defterime de blogda yazdıklarıma benzer şeyler yazarım arada. Biraz yazdım ayaküstü. Sonra noktayı koydum, defteri koydum çantaya. Fakat arkadaş, sırada adamakıllı ilerleme yok. Arkamdaki iki kişinin sohbetini dinlemeye koyuldum şimdi de. Biraz sonra onların hemen arkasındaki kişi de, özür dilerim filan dedi, söylediklerinizi ister istemez duydum dedi, sohbete katılmaya başladı. Tam o sırada gözüm duvardaki ekrana kaydı. Salonlardaki boş sandalyelerin sayısını gösteren ekranlar. Meğer boş yer yokmuş da o yüzden sıra ilerlemek bilmiyormuş. Beklesem mi, beklemesem mi diye düşünürken saate baktım, o da nesi, kırk beş dakka kadar olmuş geleli ve kuyruğun daha yarısını bile kat etmiş değilim. Anlayacağınız gibi, pes dedim. Ağırlık yaptığı için çantamı da biraz evvel yere koymuştum, ayağımın dibine. Aldım, sırtlandım, içimden "Ben böyle kütüphanenin..." diyerek çıktım. Cümle içimden aynen böyle geçti, sonuna bir şey koymadım, ucunu açık bıraktım, tıpkı yazdığım gibi, "Ben böyle kütüphanenin..."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
İlk defa duyuyorum böyle bir durumu. Buradaki halk Kütüphanesinde ve üniversite kütüphanesinde hiç karşılaşmadım böyle bir şeyle.
YanıtlaSilKütüphaneli anıların devam ediyor :))
Şenay, ben de ilk kez karşılaşıyorum böyle bir durumla. Diğer büyük kentlerde de böyle midir bilmiyorum, Ankara'nın ciddi bir kütüphane sorunu var. Böyle konularda gözlemlerim çok iyidir ayıptır söylemesi. Fakat görünen o ki yetkililerin hiç umurunda değil bu sorun.
SilSevgiler...
özellikle vize final dönemlerinde 2,5 saat sıra bekleyenleri biliyorum bugünlerde. sabah ilk açılışta gitmek gerekiyor sanırım. yine de güzeldir milli kütüphanemiz :))
YanıtlaSilMerhaba anne kalemi. Evet, farkındayım, Kütüphaneye gelenlerin neredeyse tamamının öğrenci olduğu hemen anlaşılıyor, zaten hemen herkesin ders çalıştığı da görülüyor. Kütüphane güzel olmasına güzel, fakat bunca üniversitesi olan Ankara'ya yetmiyor kanımca.
SilSevgiler...
Koca ülkeye bir tane milli kütüphane normal belki de, öyle 2 katlı, 3 odalı hiç normal değil sanırım... Kolay gelsin..
YanıtlaSilÇok haklısın Aze. Bir tane olmasına bir şey demiyorum da, madem ihtiyaç var, insan biraz büyük bir kütüphane yapar değil mi?
SilSevgiler...
Insanlarin girmek icin sirada bekledikleri bir kutuphane, hem de Turkiye'de. Iceri girememene uzuldum ama ulkemle de gurur duydum hani :) Demek ki talep, sunulan imkanlarin uzerinde. Vay be :)
YanıtlaSilMerhaba Ayça. Ben de başta öyle düşündüm ama işin aslı bambaşka. Üniversite öğrencileri vize-final dönemlerinde harıl harıl ders çalışmaya geliyorlar. Bu açıdan sevinebilirsin bak, Ankara'nın gayet çalışkan bir öğrenci profili var. :) Fakat öbür türlü, beş milyonluk bir kente göre kitap okuyan çok az. Üstelik de yüz bini aşkın üniversite öğrencisi var. Gene de fazla kütüphaneden zarar gelmez. Yeni kütüphaneler şart.
SilSelamlar...
Üniversite kütüphaneleri yetmiyormuş ha? Çok garip... Üniversite binalarında bir sürü boş sınıf olur çalışacak.
SilBu hesaba göre demek ki yetmiyor. Aslında bu konuda da bir şeyler yazacaktım. Belki daha sonra.
Sil