Bir akşam, ruhu Bir An Süren Zevk'in heykelini yapma arzusuyla doldu. Tunç aramak için dünyayı dolaşmaya çıktı. Çünkü sadece tunçla düşünebiliyordu.
Ama dünyadaki tuncun tamamı yok olmuştu. Koca dünyanın hiçbir yerinde tunç bulmak mümkün değildi, bir tek, Ebediyen Süren Keder heykelinin tuncu vardı.
Bu heykeli kendi elleriyle yapmış ve hayatta sevdiği tek varlığın mezarının üstüne yerleştirmişti. Kendi yaptığı heykeli hayatta en çok sevdiği varlığın mezarına koymuştu, çünkü insanın hiç ölmeyen sevgisini, ebediyen süren kederini simgelemesini istiyordu. Ve koca dünyada, bu heykelden başka tunç kalmamıştı.
Kendi yaptığı heykeli aldı, kocaman bir fırına attı ve eritti.
Sonra da, Ebediyen Süren Keder heykelinin tuncundan, Bir An Süren Zevk'in heykelini yaptı.
Oscar Wilde, Bütün Masallar, Bütün Öyküler.
Tunç ..ne az kullanılır bir maden ve bir kelime..Oysa çetin temiz ve degismezdir..seçilebilir :)
YanıtlaSilSelam Yağlı Boya, sen de mi heykeltıraşsın yoksa? :)
SilYok ben olamam o kadar ama onların ülkesinde doğma büyümeyim..geçerli midir :)
SilGeçerlidir, için rahat olsun. :)
SilHüzünlü ama harika bir alıntı. Ve de düşündürücü...
YanıtlaSilSelam Aze. Sana tamamen katılıyorum. Oscar Wilde çok iyidir bu konularda.
SilSevgiler...