1 Ocak 2016

Vıladimir'e Altıncı Mektup

Sayın pek kıymetli ve de kardeşim Vıladimir,

Satırlarıma başlamadan önce selam eder, her iki karakaş gözlerinden hasretle öperim. Nasılsın, iyi misin? İyi olmanı, senden yana her şeyin yolunda olmasını canı gönülden dilerim. Senin ve sizinkilerin yeni yılını da kutlarım. Gönlünüzce geçen bir yıl olsun.

Sevgili kardeşim, geride bıraktığımız yılda sana yalnızca bir mektup yazmış olduğum dikkatimi çekince derhal oturup bunu yazmaya koyuldum. İnsan kardeşine daha çok yazmalı.

Bizleri soracak olursan, şükür iyiyiz. Şimdilik bir değişiklik yok, her bir şey bildiğin gibi. Bizim buraya kış enikonu geldi. Sizin orayı zaten hiç sormuyorum. Biliyor musun, baharın gelmesini dört gözle bekliyorum. Neden dersen, kendime bir eşek aldım da ondan. Şu an bu satırları okurken şaşırdın mı yoksa olağan mı karşıladın, inan çok merak ediyorum. Zira benden beklenen şeyler bunlar, ondan ötürü de beni tanıyan biri için, hele de senin için hiç de şaşırtıcı olmaması lazım, fakat aldığım şey de bir eşek, sözgelimi, bir akvaryum balığı ya da bir kuş değil ki. İşte buradan bakınca da şaşırabilirsin, bilemiyorum. Demem o ki, şaşırma. 

Bir eşek almayı uzun zamandır istiyor ve düşünüyordum. Aslında benimki henüz tam bir eşek sayılmaz, sıpa, bildiğin sıpa. Ama sıpa dediysem de öyle çok küçük bir şey gelmesin aklına, geçen baharda doğmuş, yaz sonu da sütten kesilmiş. Birkaç gün önce her zamanki gibi satranççıların kahvesine gitmiştim, orada laf lafı açınca birisi karşı köyden filankesin eşeğini elden çıkarmak istediğini söyledi. Bari gidip ben alayım, dedim. Hiç zaman yitirmedim. Ertesi sabah kalkıp kahvaltımı edip yola koyuldum. Bereket versin, kar henüz çok değildi, yoksa gidemezdim. Köye varınca adamın evini sordum, gösterdiler. Meğer uzaktan hısımlığımız da varmış, adamın ablalarından biri bizimkilerden biriyle evliymiş, sen tanımazsın. Buyur etti, geçtik biraz lafladık. Sonra ben meseleyi açtım. Adam şaşırdı, bu soğuk kış günü eşek için mi kalkıp geldin, der gibi bir ifade belirdi suratında. Ama bir yandan da sevindi, eşeği elden çıkaracaktı nasıl olsa. Doğrusu ben de merak etmiştim adamın bu mevsimde eşeği niçin satmak istediğini. Meğerse eşeğini değil, sıpasını vermek niyetindeymiş ve parayla filan da değil, öylesine, kim almak isterse verecekmiş. Nedenini sorarsan, adamın zaten bir eşeği var, bir ikincisine ihtiyacı yok haliyle, kış boyu bakıp boşuna masraf etmeyeyim diye düşünmüş. Kim olsa aynısını düşünürdü zaten. 

Uzatmayayım, eşek almaya gittiğim için yanıma para da almıştım, ama ne yapıp ettiysem adam almadı, handiyse üstüne o bana bir şey verecekti. Anlayacağın eşeğimi alıp bizim köye döndüm. Yol boyunca da eşeğime bir ad düşündüm. Bulabildin mi, diye soracak olursan, hayır, henüz bulabilmiş değilim. Çünkü eşeğimi görür görmez o kadar çok sevdim ki, ona vereceğim ad çok iyi olsun diye gereksiz titizleniyorum. Bak aklıma ne geldi, çok uzun zaman önce bizim komşu kadının biri bir kız doğurdu. Adının filanca konduğunu söylediler, fakat birkaç gün geçti, bu kez adının falanca olduğunu duyduk. Değiştirmişlerdi. Bir-iki gün daha geçti, gene değiştirdiler adını, herhalde beğenmemişlerdi. Bir ara ilk verdikleri ada geri döndükleri de söylendi. Böyle böyle, kızın adı en son ne oldu, inan anımsamıyorum, fakat hiç de öyle alıcı bir ad olmadığı kalmış aklımda. Bunu hatırlayınca beni en çok da ne gülümsetiyor biliyor musun, tabii biz oradan ayrılalı yıllar oldu, bugün o aileden herkesin adını hatırlıyorum da bir kızın adını hatırlamıyorum. Ne diyordum, benim eşeğin adının da bu akıbete uğrayacağından korktum bak şimdi. Senin aklında varsa havalı bir eşek adı, ilk mektubunda yaz. Unutmadan söyleyeyim, eşeğimin rengi gri. Ama biliyorsun, hemen her eşeğin burnu beyaz olur, benimkininki siyah.

İşte böyle kardeşim, bu kış bana ne sıkıntı var ne bir şey. Zaten satranç kahvesinde oynayıp laflamaktan başka yapıp edecek bir şey de yok. Dilediğimce eşeğimle ilgileneceğim. Bahara değin epey bir büyür serpilir artık. Sana fotoğrafını da çektirip göndermeyi düşündüm, gelgelelim fotoğraf makinesini şehirde unutmuşum, bu kış günü de gidip alacak durumda değilim. Üç gündür buraya çok kar yağıyor. Eşeğimden sizin çocuklara da söz etmeyi unutmayasın ha, bol bol merak etsinler. Etsinler ki, yazın buraya gelmeyi istesinler. Ben de onlarla ve tabii eşekle bol bol zaman geçireyim. Zaten o zamana kadar eşek büyümüş olur, binerler de. Bilirsin, beni bu hayatta en çok keyiflendiren bir şey, çocukları eşeğe bindirmektir. Senin büyükler ne yapıyor peki, okulları nasıl gidiyor? Her şey yolundadır umarım.

Aleksey Amca ile Galina Teyze nasıllar? Aleksey Amca benim eşeği duyunca yüzünde belirecek gülümsemeyi tahmin edebiliyorum. Eminim her şey hakkında olduğu gibi eşekler hakkında da anlatacağı çok anısı vardır. Nasip olsa da bir gün dinlesek. Her ikisinin de ellerinden öpüyorum, sıcak selamlarımı ilet. Ee, böylece mektubun sonuna da gelmiş oldum.

Kardeşim Vıladimir, satırlarıma son vermeden önce tekrar selam eder, mutluluk dolu bir yıl geçirmeni dilerim. Selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum.

10 yorum:

  1. Evet kardeşinize daha sık yazmalısınız :) Beğenerek okudum. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Sıpanın fotoğrafını görmek isteriz :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vıladimir'le irtibata geçin, fotoğraf ona gidince size de göstersin. :))

      Sil
    2. Hahaha, peki bir mektup da ben yazayım :)

      Sil
    3. Çok iyi olur. Benden de selam söyle. :)

      Sil
  3. Viladimir kimdir, necidir merak ettim ben…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vıladimir benim kıymetli kardeşimdir. Çok açık oldu, değil mi? :)

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git