Bugünün özelliği sade “Cuma” olması değil, aynı zamanda “1 Şubat”; yani efendim, hem “aybaşı”, hem de kış mevsiminin “son ayı”.
Gerçi:- Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır, demişler ama; o, kerpiç köy evleri döneminden kalma bir söz.Termometre yerine, kapıyı açıp dışarı bakıyorsun, tipi devam ediyor ve buz gibi bir soğuk giriyor içeriye.
Üstelik üstünde yemeklerin de piştiği ocak sönmek üzere, odun da bitmiş. Az uğraşılmadı, yazın dağdan kesilen ağaçların, aşağıya indikten sonra, baltayla odunlara çevrilmesi için.Tek çare, evdeki kazmalarla küreklerin sapını yakmak.
Bendenizin de gençliğinde, sac soba kullanırdık kışları.Yerlerde, dizlerimin üstünde eğilir, boyuna üflerdim odunları tutuşturmak için; meretler bir türlü yanmazdı.Bir sigara izmaritiyle koskoca ormanlar tutuşurken, bizim soba odunlarının bir türlü tutuşmaması, iflahımı keserdi.
Bilmiyorum hâlâ, köşede bucakta soba üfleyenler var mı? Bizim 90’ındaki T.C. bir türlü anlamadı “köy kent” ayrımını.
Resmi bayramlarda, caddelere dikilen “zafer takları” üstüne “KÖYLÜ EFENDİMİZDİR” bandrolleri gerilerek asılırdı.Mahmut Makal, “Bizim Köy”ü yazdığı zaman, başı derde girmişti.
“Onuncu Yıl Marşı”nın sözlerini, Behçet Kemal ile Faruk Nafiz yazmıştı. Oradaki mısralardan biri de şöyleydi:Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Tarih “yazı” ile başlıyordu. Tarihten önceki dönem de 2’ye ayrılıyordu: 1- Taş Devri, 2- Maden Devri. Taş Devri: a) Kaba taş devri, b) Yontma, yahut cilalı taş devri, diye bölümlere ayrılmıştı.Maden Devri ise: a) Bakır, b) Tunç, c) Demir, diye 3’e.
En iyi bildiğimiz marş, “Onuncu Yıl Marşı” olduğuna göre; biz tarihten önce de vardık da, neredeydik; diye merak ediyor insan.
ABD, tüm dünyaya:- Uzay’da maden aranıyor, diye ilan edince; sanırım yerdeki tüm devirler, kapanma evresine girdi.
Kökenleri, Afrika’da Kenya’nın bir köyüne inen bir “siyahi”, ABD’de 2’nci kez Başkan seçilince; devrimlerin şahı, devrim kere devrim olmuştu 21’inci yüzyılın 12’nci yılında.
Geçtiğimiz haftanın başında da; yine ABD, dünyaya:- On bir milyar yıllık sırları çözecek olan teleskopun bir yıla kadar uzaya yerleştirileceğini ilan ediyordu.
Sesler gibi, görüntüler de kaybolmuyor, Uzay’da toplanıyordu. Kanada’nın British Colombia eyaletine bağlı Penticton kentinde yapımı biten teleskop, onları çekecekti.
Uzay’ın sırlarını çözmek için uğraşan bilim adamları; ne “tabldot” yiyorlardı, ne de “önlerine ne konursa”...Onlar, yaşamak için yemiyorlardı.Kendilerine bağlı bir yığın kalite aşçı vardı. Her sabah onlara ne pişireceklerini söylüyorlardı.Sanki dünyada sadece “yemek” için yaşıyorlardı.
Şubat, 28 çekiyor bu yıl. 29 Şubat’ta doğanlar; yaş günlerini ya 1 Mart’ta ya 28 Şubat’ta kutlayacaklar.
Bugün doğan bebekler, on bir milyar yıl önceki görüntüleri de görebilecekler, ne güzel...
Çetin Altan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.