19 Nisan 2014

Saksağan

Bugün cumartesi. Saati yediye kurmuştum, hafta içi beşe kuruludur hep. İki saat fazladan uyur, sonra uyanıp yataktan çıkmadan elimdeki kitabın kalan elli sayfasını okurum, diye düşünmüştüm. Tabii, evdeki hesabın çarşıya uymadığını daha bin yıl önce söylemişlerdi zaten. Saat yedide uyandım. Yataktan da çıktım. Tuvalete gidip geldim, yine yatağa girdim. Birkaç dakika daha uyuyayım, diyerek gözlerimi yumdum. Yumuş o yumuş. Zaten uyanıp birkaç dakikanın hesabını yaptıktan sonra tekrar uyuyan bir insanın hesabını yaptığı o birkaç dakika sonrasında uyandığı dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Sen beş dakika daha dersin, olur üç saat. Yine öyle oldu. Uyandığımda saat ondu. Gerçi bu benim suçum da değil pek. Hafta içi her gün beşte uyanınca uykumu alamıyorum. Böyle olunca da uyku ihtiyacım birikip birikip hafta sonu patlıyor. Ne yapalım, başa gelen çekilir. 

Bugün hava çok güzel. Şu anda saat 10:14. Notlara daha sonra devam edeceğim. Bakalım ne oluyor birkaç saat içinde. Şimdilik nokta.

***
Kitabımı bitirdim. Önce balkona çıkıp güneşin altında okudum biraz. Güneş rahatsız edince kalkıp içeri geçtim. Salonda bir-iki sayfa okuyup odaya geçtim. Yatakta uzanarak okudum. Biraz sonra kalkıp enstrümantal bir müzik açtım, sesini de oldukça kıstım, öylece okudum kitabımı. Bir ara gözlerimi kapattım. Öylece kalsam uyuklayabilirdim, ama uykumu almış olduğum için uyumadım. 

Kitabı okumaya başlamadan önce yemek yedim. Bugün kahvaltı etmedim, doğrudan öğle yemeği yedim. Balkondayken de ağaca tünemiş iki saksağan gördüm. Makineyi getirip birkaç tane fotoğraflarını çektim. Uzunca bir süre orada kaldılar. Sonra bir baktım yok olmuşlar. Şu an saat 13:07. Yine nokta.

***
Dışarı çıktım. Dayım ve yeğenimle oturup çay içtik, oradan buradan konuştuk. Sonra kalkıp dağıldık. Eve geldim. Yemek yedim. Bir film izleyesim var. Ama bir yandan da yok. Eskiden çok film izlerdim, son zamanlarda eskisi kadar izlemiyorum. Alışkanlıklarımız çok değişiyor biz farkında olmadan. Kim bilir, on yıl, yirmi yıl sonra nelerle uğraşıyor olacağım.
.

Bugün çektiğim saksağan arkadaşlar işte bunlar. Sık sık, keşke resim yeteneğim olsaydı, hatta çok iyi resimler yapan biri olsaydım, diye geçiriyorum içimden. Sanırım o zaman en çok hayvanları çizerdim. Kara kargaları, saksağanları, kurtları, köpekleri, koyunları, keçileri ve daha birçoğunu. Gelgelelim elde bir şey yoksa yoktur, deşmek, derinlere inmek çok da bir şey kazandırmıyor. Filanca yeteneğin yoksa yoktur. Hafta sonu atlayıp Lizbon'a gitmek istiyorsundur ama gidemiyorsundur; imkânın yoksa yoktur. Oturacaksın oturduğun yerde. Lakin şöyle bir durum var, bir zaman geliyor, oturduğun yer senden sıkılıyor. Sen sıkılmıyorsun ha, zinhar, sen hiçbir şeyden sıkılmıyorsun zaten, ama işte, diyorum ya, durduğun yer senden sıkılıyor. Ve işte o zaman başını ellerinin arasına alıyorsun. Neyse... Yazının başlığı da saksağan olsun bari. Saat 21:27. Nokta.

2 yorum:

  1. ağaçların da saksağanların da fotoğraf da çok güzel_ bir vakit ben çizip onları göndereyim sana işalla_

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba yoluk.
      Çok minnettar kalırım. Çerçeveletip duvarıma asarım. :)

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git