Bugün arkadaşımla kaldırım boyu yürüyorduk. Hemen önümüzde de bir kadın yürüyordu, kucağında bebeği. Bize doğru bakıyordu bebek. Besbelli canı sıkılıyordu, keyifsizdi. Az sonra, kadının on metre kadar önünden boş bir bebek arabasıyla yürüyen adamın, kocası olduğunu anladım. Birazdan karşıdan bir başka kadın geldi, onun da elinde bebek arabası, arabada da bebeği vardı. Öbür kadının yanından geçerken, ona doğru dönüp kısık sesle ama duyulup duyulmamayı önemsemeyen bir tavırla, "Adam boş arabayla gidiyor, kadın kucağında bebekle" gibi bir şeyler söyledi. Bunu duyunca aklıma Nasrettin Hoca fıkrası geliverdi.
Hoca bir gün eşeğine binmiş, terkisine de oğlunu almış, bir yere gidiyorlarmış. Bir köyden geçerlerken görenler, "Şu zalimlere bakın," demişler, "iki kişi zavallı hayvana binmişler." Bunu duyan Hoca oğlunu indirmiş. Çocuk eşekle sırtındaki babasının peşi sıra yürümüş. Bir başka köyden geçtikleri sırada onları böyle görenler, "Şuraya bak," demişler, "adam eşeğe binmiş, garibim çocuk yaya." Bunun üzerine Nasrettin Hoca inmiş, oğlunu bindirmiş eşeğe. Yine bir köyden geçmişler, bu kez de onları görenler, "Ulan yaşlı başlı adam yayan gidiyor, çocuk da eşeğin sırtında," diye serzenişte bulunmuşlar. Hoca bu kez de, "İn oğlum eşekten," demiş, çocuk da inmiş. Böylece bir diğer köyden geçerlerken onları görenler, "Ulan ne günlere kaldık," demişler, "eşek boş boş gidiyor, iki kişi de ardından yürüyorlar." Bunun üzerine Hoca oğluna dönüp, "Oğlum, en iyisi kendi bildiğini okumak, aksi halde, gördüğün gibi her kafadan bir ses çıkıyor," der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.