1. Unutkanlığımız
Bazen aklıma bir şeyler geliyor, bloğa yazayım diyorum, ancak daha sonra unutuveriyorum. Sorun etmeli miyim bunu? Bence etmemeliyim. Hatta bence hiç kimse etmemeli. Çünkü her bir şeyi sorun edersek işin içinden çıkamayız. Öyle.
2. Kitaplarla Raflar
Günlerdir kitapları yeni kitaplığa yerleştirmekle uğraşıp duruyorum. Dışarıdan bakıldıkta çok ama çok basit bir işi gibi gözükür, kitapları kitaplığa yerleştirmekte ne var? Gelgelelim zor iş. Gerçekten zor iş. İçinden çıkmak hiç de kolay değil. Neyse ki az kalmış gibi duruyor. Umarım daha fazla uzamaz. Öyle.
3. Bir Yabancı Olarak Kendimiz
Bugün kendimi tanıyamadım. Hafta sonu olduğu için saat on bire kadar uyudum. Kalktım. Birkaç saat sonra gene uykum geldi. Uzandım kanepeye. Uyuyakalmışım. Ne olduğunu ben de anlamadım. Neden bu kadar uykuluyum şu son zamanlarda? Benim de bir fikrim yok. Öyle.
4. Yoğurt - Pekmez Salatası
Kahvaltı etmek istemedim bugün. Biraz geç uyandığım için öğle yemeğini beklemenin daha iyi olacağına karar verdim. Pekmezli yoğurt yedim sadece. Öteden beri severim. Gerçi benim yediğime pekmezli yoğurt mu denir, yoksa yoğurtlu pekmez mi, onu tam kestiremiyorum ben de. Zira bir tabak yoğurtla bir tabak pekmezi olduğu gibi karıştırdım. Çoğu kez yaparım bunu. Öyle.
5. Yağmur ya da Yağmamur
Hayret, bugün yağmur yağmadı. Hava da açık şu ana dek. Şaşırdım biraz. Çünkü günlerdir yağıyordu. Her sabah kalktığımda gökyüzünü apaçık görüyordum. Sabah saatlerinde de sıcak oluyordu. Ama öğleye doğru bulutlar toplaşmaya başlıyordu gökyüzünde (başka nerede toplaşacaklar?), öğleden sonraysa sağanak başlıyordu. Dün bunun tam tersi oldu gerçi. Sabah çiseliyordu. Ben de şemsiyemi alıp çıktım. Fazla sürmedi, durdu yağmur. Öğleden sonra güpgüneşli havada elimde şemsiyeyle dolaştım. Öyle.
6. Hırsız ve Şair
Geçen gün bir şair hanımın evine hırsız girmiş, bilgisayarı çalınmış. İçinde yayımlanmamış şiirleri de varmış. Kültür-sanat sitelerinde haberi vardı. Hırsıza seslenerek, "Lütfen şiirlerimi geri ver," diyordu şair hanım. Bana sorarsanız bir hırsız kültür-sanat sitelerine kolay kolay takılmaz. Bugün ayrıca bir arkadaş da facebook'ta yazmış, onun da evine hırsız girmiş, tesadüfe bak, onun da bilgisayarı çalınmış. "Hırsız bütün eğitim hayatımı ve emeğimi götürdü," diye hayıflanıyordu o da. Sahiden de zor bir durum bilgisayarın çalınması. Bu iki örnekte de görüldüğü gibi, giden sadece bir bilgisayar olmuyor. Öyle.
7. Bir Latin Sözü
In me omnis spes est mihi. Öyle.
8. Clash of the Cats
Bugün iki kedi kıyasıya kavga ediyorlardı. Sesleri geldi, pencereden başımı uzatıp baktım. Kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin boğazına yapışmışlar. Dışarıda oyun oynayan çocuklar bile onların bu kavgasından o kadar korkmuşlardı ki, birbirlerinden ayırmak için yanlarına yaklaşamıyorlardı. Kedilerin de demek ki birbirleriyle alıp veremedikleri var. Ne olduğunu anlamak zor tabii. Öyle.
9. Yavru Kedinin Yavruları
Adına Yavru dediğimiz bir kedi var. Bizim bahçede yaşıyor. Geçen yıl doğdu. Önceki gün bizim kapının önünde üç tane yavru doğurmuş. Geçenlerde ben fark etmiştim karnını aslında, ama içinde üç tane yavru olabileceğini öngörmedim. Dedim ya, henüz kendisine de Yavru diyoruz. Öyle.
10. Bir Güzelin Ölümü
Geçenlerde bir gazetenin kitap ekinde Sylvia Plath'i gördüm. Ne kadar güzelmiş, Tanrım! Gencecik yaşında intihar ederek ölmüş. Söylemek istediğim bir dünya şey kafamın içinde duruyor. Ama tam da böyle durumlarda, söylenecek bir dünya şeyin olduğu zamanlarda, yapılacak en iyi şey, tecrübeyle sabittir, hiçbir şey söylememektir. Ben de öyle yapıyorum ve hiçbir şey söylemiyorum işte. Öyle.
Her şey sorun değildir bence de. Her şey'in ne olduğudur sorun olan.
YanıtlaSilBir şeyleri organize etmek kadar bayıldığım bir şey yoktur. İnsanlar türlü türlü işte, bu da kanıtı.
Bilimsel olarak ;uyuma isteği gerçek dünyada kaçtığın bir şeyden dolayıdır denir.Uyumak istersin ki yok varsaymak istersin. Ama aynı bilim; bilimden mutlak sonuçlar beklenmemeli der. Öyle.
Pekmezli yoğurt gibisi azdır.
Olsun, yağsın, ne fark eder, yüzyıllardır yağıyor yağmur.
Artık her şey bilgisayarlarda. 'Chip' takılsa da kafamıza taşımaktan kurtulsak.
Zannederiz ki bir şeyler olacak ve umutlanacağız biz. Oysa gerçekte, evet, tek umudumuz kendimizizdir.
Ne olacak yediklerini paylaşamamışlardır. Geri kalan dertler insanlara ait, onların ki basittir hep.
Demek doğa için değilmiş,Yavru değilmiş, ki hemen hemen her cinste kediler cinsel olgunluğa 5-12 ay arasında gelirler. Ömürleri kısa n'apsınlar :-)
Güzel kadınmış. Analım o zaman kendisini, müsaadenizle, yapabileceğimiz budur artık:
"Neden yazı yazdığımı mı soruyorsunuz bana?
Zevk mi alıyorum? Değer mi? Peki para kazandırır mı? Öyleyse bir nedeni var mı?
Yazıyorum çünkü içimde susturamadığım bir ses var..." Slyvia Plath
..
Sen ne yaparsan yap, ya da ne yazarsan yaz, hayatta kal Sokratesin yeğeni, budur arzum :-)
Güzel yorumun için çok teşekkür ederim Aze. Şimdilik hayatta kalmaya çalışıyorum ben de. :)) Yalnızca ben değil ama, hepimiz hayatta kalalım.
SilSevgiler...
merhaba :)
YanıtlaSilslyvia yı ben de çok severim ama sonu üzücü.
Merhaba maviye iz süren. Hoş geldin. Evet, üzücü. Elden bir şey gelmiyor. :(
SilSağlıkla kal.
Bence de öyle :)
YanıtlaSilSelam ayca :)
Sil