18 Haziran 2014

Serçeler

Bir serçe gelip balkona kondu. Ekmek kırıntıları için gelmişti besbelli, ya kendisi yiyecek ya da yavrularına götürecekti. İncecik bacaklarına takıldı gözüm. Bir kibrit çöpünden bile daha inceydiler. Biraz daha kalın olsalardı ya, diye geçirdim içimden. Serçe konuşabilseydi elbette bu fikrimi ona da açardım. Bacaklarınız, derdim, Serçe Hanım, biraz daha kalın olabilirlerdi, siz ne dersiniz bu konuda? Ne var ki bunu söyleme imkânım yoktu. Söylesem bile bir karşılık alma imkânım yoktu. Aslında söylemeyi düşündüm de bunu, cevap gelmeyeceğini bile bile serçeye açabilirdim fikrimi, gelgelelim yalnız değildim, insanlar vardı yanımda, deli mi ne, diye düşünmeleri işten bile olmazdı; öyle ya, bir serçeyle konuşmaya kalkan birine deli denmez de ne denir? Halbuki bir serçeyle konuşmaktan daha mantıklı, daha doğal ne olabilir? Diyecekler ki, konuşmak karşılıklı yapılan bir eylemdir, serçeyle tek taraflı konuşmanın neresi mantıklı? Ben de diyeceğim ki, ömrümüz boyunca insanlarla konuşup duruyoruz da sanki hep karşılıklı mı konuşuyoruz? Milyonlarca insan birbirini anlamamaktan, anlaşılmamaktan yakınmıyor mu? Hal böyleyken ha bir serçeyle konuşmuşsun, ha bir insanla, bir farkı var mı? 
***
Dişi serçeyle erkek serçeyi birbirinden ayırt etmeyi çok küçükken annem öğretmişti bana. Güneşli bir günde avludaydık. Tellerin üstündeki serçeleri gösterip, “Bak, şu irice olanlar erkek, ayrıca göğüslerinde ve sırtlarında siyahlıklar var. Öbürleri ise dişi, hem siyah renkleri çok az, hem de biraz daha küçükler.” O gün annem bunu öğretmese belki hayatım boyunca dişi serçeleri erkeklerinden ayırt etmek aklımdan geçmeyecekti. Ve bence hayatımda sahip olduğum en değerli bilgilerden biri bu. Şaka değil, sahiden öyle.

Bilgi çağında yaşadığımız söyleniyor, bilgi toplumu söylentileri falan… Handiyse bilgi denizinde boğulacağız. Peki de, sahip olduğumuz bilgilerin hangisi değerli, hangisi değersiz? Ne kadarı gerekli ne kadarı gereksiz?

9 yorum:

  1. Ben bu yazıyı çok sevdim!! =) Serçelerle konuşmanın nesi garipmiş, heh! =)

    Erkek serçelerle dişi serçeleri ben de ayırt edebiliyorum (oley!). Erkek serçeler daha pofuduklar =) Hem sonra doğada erkek cinsi daha süslü oluyor. =)

    Geçen ben de bir serçenin çekirdek çitlediğini gördüm. Şaşkınlık! Deniz kenarında bankta oturuyordum. Sonra seyyar çaycı-kahveci-çekirdekçi amcadan çekirdek aldım. Elimle açıp çekirdek içlerini attım serçelere. Hiç çekinmeden, te ayağımın dibine kadar geldiler, çılgınlar gibi sevindiler. Şuncağızları kolestrol hastası yapacağım diye korktum, bıraktım sonra =)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Avare Karınca. Nasıl severim karıncaları, bir bilsen. :)
      *
      Doğada erkek cinsinin daha süslü olduğu fikrinde emin misin? :) Gerçi son yıllarda metroseksüellik dedikleri bir şey çıktı, erkekler de artık süslenmekte kadınlardan geri kalmıyorlar ama kadınlar daha uzun süre tahtı kaptırmayacaklar gibi görünüyor. Bilmiyorum. :))
      *
      Serçelere çekirdek verdiğin için eminim minnet duymuşlardır. Ayağımın dibine kadar geldiler dedin de, daha önce de çok düşündüğüm bir şey geldi aklıma. Şehir serçeleri insanlara çok yakın olurlar, senin de dikkatini çekti mi hiç? Halbuki köy serçeleri, hele de dağ serçeleri pek yaklaşmazlar. Neden acaba? Galiba şehir insanları onların hiç farkına varmaz da ondan. Elbette herkes değil ama çokluk insanlar şehir keşmekeşi içinde öyle uzaklaşıyorlar ki kendilerinden, değil serçelerin, bazen kendilerinin bile farkında olmuyorlar. Serçeler de bunu fırsat bilip rahat oluyorlar. Benim bütün çocukluğum köyde bir serçe yakalama hayaliyle geçti, desem hiç abartmış olmam. Bir şey yapacağımdan değil, sırf yakından görmek, dokunmak için. Gerçi bir ara bizimle beraber yaşayan bir serçe vardı, onu da başka bir yazıda anlatayım.

      Sağlıkla kal.

      Sil
    2. Eminim elbet. Doğada demişim. Metroseksüeller doğal olmuyorlar ya zaten ya da kadınlar; artık doğal değiliz çok.

      Ben de fark ediyorum ve şaşırıyorum şehirlerde insanların hayvanları, özellikle kuşları görmemesini. Ben çekirdek ayıklayıp yere attığımda serçeler yoktu ortalıkta. Yan banklarda oturanlar bana acayip acayip baktı, yere çekirdek kabuğu değil de çekirdek içi atan biri garip gelmiş olacak. Ama sonra anladılar ne yapmak istediğimi =)

      Bir keresinde, ben çocukken, mutfağın açık balkon kapısından içeri serçeler girmişti, yere düşen ekmek kırıntılarını yemek için. Ve biz kardeşimle, çamaşır sepetini ters çevirerek yakalamıştık bir tanesini. Nasıl bir sevinç, anlatılmaz! Sonra annem serçeyi serbest bırakmamız gerektiğini söylemişti bize. "Niye?", demiştim, "niye bırakmak zorundayız ki?" Annem, onların özgür kuşlardan olduğunu, eğer burda tutmaya devam edersek ölüp gideceğini söylemişti. Serçeyi özgürlüğüne bırakmıştık elbet. İlk vazgeçişlerimden biridir =) Bu da öyle bir anı; bir başka serçe anısı.

      Mesele serçeler olunca susamıyorum, ne çok konuştum =)

      Sil
    3. Evet, haklısın, doğada demişsin, ben nedense hemen insanlara taraf çekmişim meseleyi. :)

      Serçeler üzerine konuşmak da en az serçelerle konuşmak kadar zevkli elbette. Daha çok konuşman dileğiyle... :)

      Sil
  2. Bilgi cagindayiz evet ve gercekten benim icin degerli olan bilgileri ben de googleda nadiren bulabiliyorum.
    Benim icin eskilerin anlattiklari daha kiymetli. Bana kimse sercenin cinsiyetlerinin ayirdedilisini anlatmadi ama isterdim hayatimda boyle biri olsun.
    Bu nedenle de hayatimda hep mentorlarim vardir. Tek basima karar almamak degil bu. aldigim kararlari onaylatmak!
    Bu yasta da olsam bu bilgiyi haiz olmak beni sevindirdi. Tesekkurler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Jardzy hoş geldin. Öğrenmene vesile olduğum için ben de sevindim.
      Aslında insan her zaman mentorlara ihtiyaç duyar. Daha az bildiği için değil bu ihtiyaç. Bazen öyle birinin aklına ihtiyaç duyarsın ki senin bilgin onunkinden kat be kat fazladır. Ben bunu çok yaşamışımdır. Hayat her zaman biz ve ötekiler arasında geçer çünkü.
      Yine bekleriz, sağlıkla kal.

      Sil
  3. canlı yaratılmışlar arasındaki erkek mi yoksa dişi mi daha güzel değerlendirmesini bir kümesteki doğal olarak rengarenk tüylerle süslenmiş bir horozla aynı cinsten olan tavuğu karşılaştırarak veya ormanlar kıralı aslanın erkeğinin şatafatlı yelesine karşılık dişisindeki sadeliğe bakarak kesin kararımızı verebiliriz.ayrıca bir aygır ile kısrak arasındaki farkları da değerlendirmeliyiz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Şener Bey, hoş geldiniz.
      Hayvanlar âleminde erkeğin dişiden daha süslü, daha ihtişamlı olduğu doğru, örnek vermişsiniz zaten. Ancak "Yuvayı dişi kuş yapar" atasözüne de yansımış olduğu gibi dişiler daha çalışkandır. Mesela horoz hiçbir şey yapmazken tavuk ömrü boyunca yumurtlar, civciv çıkarır vs.

      Selamlar...

      Sil
  4. Aslanlari cok seven biri olarak da serefsiz erkek aslani da unutmayalim. Disi avlanir, evlatlari buyutur. Erkek tum gun uyur, inune gelen yemegi yer, uremek icin hareket eder.

    YanıtlaSil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git