Bu yıl okuduğum en güzel öykü. Siz de görün, dedim ve blogda paylaşıyorum.
Pazar sabahı bir yandan kahvemi yudumluyor, bir yandan da günlük gazetenin iç sayfalarına göz atıyordum. Sabahın ilk sigarasını yakmıştım; her zaman olduğu gibi hafifçe başım dönüyordu; ilk sigarada böyle oluyordu. Hoşuma gidiyordu bu.
Üçüncü sayfanın altında, ölüm ilanlarının bir kenarına sıkışmış, tırtıllı çerçeveli bir ilan gözüme çarptı.
"Ankaralı bekarlara müjde! İthal kadın tohumu mağazamızda satışa sunulmuştur. Özel olarak hormonlanmış, aşılanmış, İsviçre’nin ünlü Basel laboratuvarlarında işlemden geçmiş; egzotik kadın tohumları, hava geçirmez vakumlu poşetlerde, uygun fiyatla satışa sunulmuştur. Tohumlar her türlü toprakta, saksıda büyüyebilir. Başlık parasına paydos! Geniş bilgi mağazamızın alt kat, mutfak gereçleri bölümünde. Tükenmeden alın!"
Heyecanlanmıştım; hemen gazeteyi bırakıp müzmin bekar bir arkadaşıma telefon açtım.
"Alo, Zekai, Okudun mu?"
"Neyi?"
"Egzotik kadın tohumları satışa sunulmuş.."
"Anlayamadım.."
"Gazetede ilan var. Uyuyorsun yahu! Kadın tohumları.. Yarın gidelim, sana bir tohum alalım. Saksıda büyütürsün."
"Kadın mı?"
"Evet. Galiba yabancı kadın."
"Tohumdan mı çıkacakmış?"
"Evet. Kadın tohumu. Bitmeden alalım."
"Aman, sorumluluktur. İstemem."
"Zekai. Hep böyle yapıyorsun. Tohum bu, tohum! Dene bakalım."
"Tamam, olur, gideriz" dedi. Telefonu kapattım.
Zekai'de hiç cesaret yok. Bu yüzden evlenemedi gitti. Yaşı otuzbeş...
Telefon çaldı. Açtım.
Bir arkadaşımın babası. Yaşlı bir dostum. İzmirli bir tüccar. İşleri iyidir.
"Okudunuz mu?" diyordu.
"Kadın tohumlarını mı? Az önce okudum."
"Ben birkaç kutu alacağım, yarın ilk iş..."
Elimde olmadan güldüm.
"Ama Faruk Bey... Eşiniz Neriman Hanım ne der?"
Gevrek bir kahkaha attı.
"İzmir'deki bahçeye dikeceğim. Kimsenin ruhu duymaz"