19 Temmuz 2014

Vıladimir'e Üçüncü Mektup

Pek kıymetli kardeşim Vıladimir,

Satırlarıma başlamadan önce selam eder, her iki karakaş gözlerinden hasretle öperim. Nasılsın, iyi misin? Umarım iyisindir.


Bizim buraya yaz geldi. Eminim sizin oraya da gelmiştir. Neler yapıyorsunuz bu yaz, çok merak ediyorum? Çehov'un mezarına gidecek misiniz mesela? Şayet gidecekseniz benim yerime de bir gül koyarsanız çok ama çok sevinirim. Umarım bir gün benim de fırsatım olur da ben de ziyaret ederim mezarını Çehov amcamın.

Yaz tatillerinde bunca sıkılıp durmam Tanrının bir emri midir acep? Farkındayım, bir mektupta can sıkıntından söz edip muhatabının da canını sıkmak doğru değildir, ama ne yapayım, sen de kan kardeşimsin bir yerde, canımın sıkıntısından sana söz etmeyeceğim de kime edeceğim? Zaten artık herkes biliyor, sana mektup yazdım mı bil ki canım sıkılıyor. 

Bugün yoldaydım. Yol boyunca bir sağımdaki denize, bir solumdaki tarlalara baktım. Çokluk buğday tarlaları. Neden bilmiyorum, buğday tarlası bana öteden beri çok şeyler çağrıştırır. O kadar ki, bazen uzaktan başakları izlerken aklımda bin bir türlü şey dolanır durur, gelgelelim ne olduğunu bilemem. Denizin rengi de elbette çok şeyler çağrıştırmıştır bana yıllar yılı. Sanırım maviyi bu denli sevmem bizim bu denizden ötürü. Bir de mavinin farklı tonları bir arada oluyor ya bazen, insanın aklını başından alıyor. İşte bugün tam da öyleydi.

Buğday tarlası dedim de, Çehov'un o enfes uzun öyküsü Bozkır geldi aklıma. Ne güzel öyküdür o! Diyorum ki, günün birinde uçsuz bucaksız bir bozkırda, başı var sonu yok buğday tarlaları arasında okusam. Hatta yanımda bir de çay olsa. Semaver çayı. Başka da kimsecikler olmasa. Hayali bile ne kadar güzel be!

Sonbahar oldu mu buğdaylar sararır hani. Gökyüzü de mavidir. Yer yer de beyaz bulutlar vardır. Sarıyla mavinin birbirine bu denli yakıştığını başka hiçbir yerde, hiçbir zamanda göremezsin. Ama bugün de yeşillerle maviler pek yakışmışlardı doğrusu. Deniz ne iyi bir fikirdir Vıladimir, deniz ne iyi bir fikirdir!

Aleksey amcamla Galina teyzemi çok özledim. Ne yapıyorlar? Halleri vakitleri yerinde mi? Galina teyzeme söyle bana önümüzdeki kış için bir kazak örsün. İlaç yapmak için istediği çiçeklerle otları göndereceğim gene. Olgunlaşmalarına bir ay var. Yeğenlerimin de gözlerinden öp benim yerime. Kitap adları vermiştim onlara, muhakkak okusunlar. Gözün üzerlerinde olsun.

Doğrusu uzun uzadıya yazmak istiyorum ama ne yazacağımdan pek emin değilim. Senin de kafanı şişiriyorum ya, fazla da şişmesin. Sana yine yazacağım. Kendine çok çok iyi bak. Millete selamlarımı ilet.

Satırlarıma son vermeden önce tekrar selam eder, seni hasretle kucaklarım.

2 yorum:


  1. güneşin olsun gönlünde
    kar bile yağsa, ya da fırtına olsa
    gök bulutlarla ve dünya kavgayla dolsa
    güneşin olsun gönlünde
    o zaman gelsin ne gelirse
    doldurur ışıklarla en karanlık gününü

    bir şarkın olsun dudaklarında
    sevinçli ezgilerle
    seni günlük tasalar bunalıma boğsa bile
    bir şarkın olsun dudaklarında
    o zaman gelsin ne gelirse
    yardım eder savuşturmaya en yalnız gününü

    başkaları için de bir diyeceğin olsun
    tasada ve bunalımda
    ve kendi ruhunu şenlendirecek her şeyi
    söyle onlara da,
    bir şarkın olsun dudaklarında

    yitirme sakın yürekliliğini
    güneşin olsun gönlünde
    ve her şey iyi olacak

    Casar Flaischlen...

    Ayrıca, İlkay Akkaya'dan da dinlemeni de tavsiye ederim..Hatta şiddetle.

    Sevgimle.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu güzel şiir için çok teşekkür ederim Aze. Bugün oturduğum kafede İlkay'dan iki-üç parça dinledim. Bu parçayı da ilk fırsatta dinleyeceğim.
      Sevgiler...

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git