31 Temmuz 2014

Beni bayramdan bayrama...

Bayramın birinci günü sabah kalkıp saate baktığımda sekizi gösteriyordu. Yanlış anlamayın, tuvalete gitmek için kalkmıştım, çünkü uykuya daldığımda hava ışımak üzereydi, böylece yatalı henüz dört saat bile olmamıştı. Salondan geçince ben hariç herkesin kahvaltı sofrasında oturduğunu gördüm. Sofrayı uykulu gözlerle şöyle bir selamlayarak lavaboya gittim. Odaya döndüğümde kendimi yatağa bırakışımdan başka bir şey hatırlamıyorum.

Saat on birde ablam gelip misafirlerin beni beklediğini söylemese kaçta uyanırdım hiç kestiremiyorum. Kalkıp giyindim, misafir odasına geçtim. Dayım Mehmet, kuzenlerim Burhan ve Zafer oturuyorlardı. Kendileriyle ve ev halkıyla bayramlaştıktan sonra kahvaltı edip onlara katıldım. Önce komşumuz olan büyük teyzeme gittik bayramlaşmaya. Teyzem yetmiş yaşında. Onun dışında sekiz teyzem daha var. Teyzemin oğlu gelmiş İstanbul'dan, çok sevimli iki kızı var. Çay içtik. Teyzemin kızı bize kadayıf getirdi. Ev yapımı olmadığını biliyordum elbette, ama yine de bir sorayım, sen mi yaptın diye, umarım evet der de ben de yalandan, çok güzel olmuş, derim diye geçirdim içimden. Sen mi yaptın kadayıfı, çok güzel olmuş, diye sordum, yok canım, hazır kadayıf, dedi. Ben iki, ekibin geri kalanıysa birer bardak çay içtikten sonra kalkalım dedik, kalktık.

Bu kez en küçük teyzeme gitmek üzere yola koyulduk. Küçük teyzemi oldum olası çok severim, hatta, böyle meselelerde ayrım yapmam ama, galiba teyzelerimden en çok onu severim. Küçük teyzemin evi şehre altı-yedi km. mesafedeki yol üstü bir köyde. Gittik, bayramlaştık, oturduk. Teyzemin çocukları da olabildiğince tatlı. Küçük oğlunu ilk görüşümdü yanlış bilmiyorsam. Çağırdık, yanımıza gelmedi. Ne ettiysek ikna edemedik. Sonra ben fotoğraf makinesini çıkarıp, gel fotoğrafını çekeceğim, der demez yanıma geldi, kucağıma oturdu, bir daha da gitmedi. Teyzemin kocasının kitaplığı da duruyordu orada. İçinde az ama iyi kitaplar vardı. Tabii, gün bayram günü olunca yiyip içmemek olmaz. Teyzem de bize önce çay getirdi. Eğer doğru hesapladıysam altı bardak çay içtim. Çay güzeldi, ne yapayım. Hem de hava sıcaktı, hararetimi almış oldu. Ardından yemek yedik ve kalktık.

Bu kez de bir diğer teyzeme gidiyorduk. Annemin iki küçüğü. Onun da evi biraz ötedeki bir beldede. Gittik, oturduk, yine bayramlaşma vs. Teyzemin iki oğlu evdeydi. Daha birkaç yıl önce küçücük çocuktular, şimdi ikisi de üniversiteye gidiyor. Tabii, biz yaşlandık artık. Zaten nereye gitsek bu konu açılıyor. Hem Mehmet dayım hem de ben otuzu aşmış olmamıza rağmen henüz bekâr olduğumuz için konu biraz zorunlu olarak açılıyor. Biz de geçiştiriyoruz işte. Dayıma ben de sordum, artık evlenmeyi düşünmüyor musun, diye, kafam rahat, diye kestirip attı. Tabii, bana sorarsanız bekârlık da iyi olmasına iyi de bir yere kadar be kardeşim. Gerçi evli olan Burhan'a, ne diyorsun, artık evlensek mi, yollu bir şey sordum, yok be, işiniz mi yok, dedi. Ne diyorduk, teyzemin evinde de çaydı, baklavaydı derken, kalkalım dedik. Orada kaç bardak çay içtiğimi hatırlamamakla birlikte dört olma ihtimali epey yüksek.

Şehre döndük. Yol üstü başka bir akrabaya da uğrayıp ayaküstü bayramlarını kutladık. Dayımlar, bizimle köye gel, dedilerse de arkadaşımla görüşeceğim için gitmedim. Beni eve yakın bir yere bırakıp gittiler. Ben de yol üstü amcamlara uğradım. Bayramlaştık. Misafirleri de vardı, çay hazırdı. Orada da iki bardak içtim. Biraz oturup kalktım eve geldim. Kuzenlerim oturuyorlardı. Yarım saat kadar lafladık. Kalkıp gittiler. O sırada arkadaşım aradı. Çıktım. Çarşıda görüştük. Tavla oynayalım dedik, tavlası olan bir yere gittik. Arkadaş çay istedi, çay geldi, içtik. Biraz sonra bana sormadan bir kez daha çay istedi, o da geldi, onu da içtik. Tavlayı da ben kazandım bu arada. Kalktık. Arkadaşım eve doğru yollandı, ben de başka bir mahalledeki akrabalarımı ziyarete gittim.

Babamın bir büyüğü olan amcama gittim önce. Evdeydi amcam, bayramını kutladım. Oturup konuştuk biraz. Hava da kararıyordu artık. Tatlı geldi, mecbur yedim iki dilim. İlginçtir, gün içinde peşimi hiç bırakmayan çay yoktu bu kez, tatlının yanında fanta vardı. Yarım saat sonra yemeğe geçtik. Yemek yedik. Yemekten sonra çay içtik mi içmedik mi, vallahi anımsamıyorum. İçmiş olmamız lazım. Çünkü biraz sonra kalkıp bir alt katta oturan amcamın oğluna gittiğimde, tutturdular çay ve tatlı getirelim diye, zinhar olmaz, yukarıda çay da içtim, tatlı da yedim, dedim. Orada da biraz oturduktan sonra kalkıp bu amcamın bir diğer oğlunun evine gittim. O da hemen yan tarafta oturuyor. Orada da bayramlaşma falan derken, baktım tatlı geldi. Biraz sonra da çay. Bizim burada böyledir işte. Midende yer var mı yok mu, hiç umurunda olmaz kimsenin, bir yere gittin mi çay muhakkak gelir. Orada da içtim iki bardak. Sonra oradan da kalkıp bir başka kuzenimin evine gittim. O da onların komşusu. Orada da itiraz etmeme rağmen yine tatlı geldi. Allah'tan çay gelmedi yanında. Kola mıydı neydi. Sonra kalkıp amcamlara döndüm. Yanımda amcamın oğlu da vardı. Gece amcamlarda kaldım.

Görüyorsunuz işte, yediğim tatlılar şöyle dursun, bu arada gittiğim her evde tutulan şeker ve lokumlardan da hiç söz etmedim, hani bazıları Ramazan Bayramı demekte diretirken bazıları da Şeker Bayramı diyor ya, vallahi ikisi de yalan söylüyor, bu bayram bildiğin çay bayramı yahu. 

Yarın da bayramın ikinci gününü anlatayım o zaman.



Not: Çocukluğumdaki bir düğünü hatırlıyorum. Çalgıcıların repertuarı o kadar fakirdi ki dönüp dönüp aynı şarkı-türküleri söylüyorlardı. Onlardan birinde "Beni bayramdan bayrama" sözü geçiyordu. O kadar tekrarlanıyordu ki, türkünün tamamı bu sözden ibaretti neredeyse. Yazıya ne başlık atayım, diye düşünürken aklıma geliverdi.

4 yorum:

  1. Cay bayrami kutlu olsun o zaman!
    Bir turlu alisamadim ben cay icmeye.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Jardzy, seninki de kutlu olsun.
      Ben bir zamanlar çayı bırakmıştım tamamen, sigarayı bırakır gibi. Ancak deyiş yerindeyse hamuru çayla yoğrulmuş bir toplumda yaşıyorsan çayı bırakışın daimi olamıyor tabii.
      Sevgiler...

      Sil
  2. Ne güzel, kalabalık aile. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beş yılda bir anca gördüğüm akrabalarım var, düşün. :)

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git