42 Şubat 2498
Yeni bir insan türünün kalıntılarına rastlandı.
Dünkü haberleri okumuşsunuzdur. Bana göre en ilginç olanı –ki, pek çok insan da benim gibi düşünecektir– CERN'e bağlı olarak çalışan bilim insanlarının, yeni bir insan türünün kalıntılarına ulaşmış olduğu yönündeki haberdi.
Bilim ve teknoloji, özellikle son üç yüz yılda aldı başını gitti. Öyle bir gitme ki, nereye gittiğini kestiremiyoruz bile. Dünyanın geleceğini düşündükçe de –Tanrım, sen aklımızı koru!– nereye gideceğimizin, ne olacağımızın tahminini bile yürütemiyoruz. Acaba yüz yıl sonra nasıl bir dünyada olacağız? Bereket versin, yüz yıl sonrasını neredeyse hepimiz göreceğiz, şu anda tek yapmamız gereken beklemek.
Konumuzdan sapmayalım. Söz konusu haberde, günümüzden yaklaşık 500 yıl önce yaşamış olan bir atamızın kalıntılarına ulaşıldığı söyleniyordu. Dedim ya, bilim bugün dehşet verici bir düzeye ulaşmış bulunuyor, ama gene de her geçen gün yeni bir şeylerle karşılaşıyoruz. Hâlâ keşfedilmemiş, bir yerlerde bir biçimde gizli kalmış, gözden kaçmış birtakım şeyler var. İşte görüyorsunuz, çok da değil, beş yüz yıl kadar önce yaşamış olan bir insan türünden yenice haberimiz oldu.
Yeni bir insan türü deniyor ama aslında bu bir alt tür. O zamanlar yaşamış olan, iki yüz yıl önceye kadar da varlığını sürdüren Homo sapiens sapiens'in bir alt türü bu. Haberin çıkmasından sonra CERN'ün ultranet sitesinde yer alan açıklamaya göre, yeni bulunan bu alt türe Homo sapiens çantaçokseverus adı verildi. Yapılan açıklamada neden bu ilginç adın verildiğine de ayrıntılı olarak değinildi. Antropolog Hermann Elettimgelmedigung, bir zamanlar insanların "çanta" denen bir tür gereç kullandığını, bunun da başlangıçta adı gibi gereç olduğunu, yani gereken bir şey olduğunu, ama sonraları işin iyice zıvanadan çıkmasıyla birlikte çanta'nın gereç olmaktan çıkıp bütünüyle bir lüks aracı halini aldığını; işte söz konusu türün de bunlardan çokça kullandığını, daha doğrusu, çanta'nın gereç olmaktan çıkıp lüks durumuna gelmesine önayak olduğunu, bundan ötürü de bu türe en uygun bilimsel ad olarak bunun önerildiğini ve oy birliğiyle kabul edildiğini söyledi.
Ne kadar ilginç, değil mi? İlginç olan ne, diyeceksiniz. Çanta'nın kendisi. Çünkü bu çanta dedikleri şey bir tür taşıma aracı olarak kullanılıyormuş o zamanlar. Tabii, ilk başlarda, yani, haberde de denildiği gibi, henüz daha bir lüks aracına dönüşmeden. O zamanlar teknoloji bugünkü kadar gelişkin değilmiş haliyle, insanlar da gündelik yaşamlarında gereksinim duydukları pek çok şeyi yanlarında taşırlarmış. Örneğin, o zamanlar yazı henüz elle yazılıyormuş ve bunun için de kalem, defter denen gereçler kullanılıyormuş. Yine, o zamanlar insanlar sık sık "kirlenirlermiş", kirlerinden arınmak için de "mendil" denen şeyler kullanırlarmış, böyle şeyleri taşımak için de bir taşıyıcıya ihtiyaç varmış, ve işte bu taşıyıcı da çanta'nın kendisiymiş. Aman, ne kadar da sıkıcı! Sürekli olarak yanınızda bir şeyler taşıdığınızı düşünsenize... O zamanda yaşamak istemezdim doğrusu. Bu arada, sözünü ettiğim zamana tarihte Modern Çağ deniyor. Neyse... Daha sonralarıysa, söylendiği üzere bir lüks aracı haline gelmiş çanta. İnsanlar artık gereksinim için değil, yani bir şeyleri yanlarında taşımak için değil, bir lüks aracı, ya da, o zamanın sözcüklerinden biriyle söyleyecek olursak, bir "aksesuar" olarak kullanmaya başlamışlar. Modern Çağ'da bir ara çantalar epey büyümüş. İnsanlar deli gibi, içinde neredeyse hiçbir şey olmayan koca koca çantaları kollarına takıp geziyorlarmış. Tarihte ne ilginç şeyler var, kim bilir daha neler vardır neler.
Ha, bu arada, az kalsın unutuyordum, hem de en önemli noktayı, bu yeni keşfedilen türün, yani Homo sapiens çantaçokseverus'un istisnasız tüm bireyleri dişiymiş. Hiç şaşırmadım. Geçen yıl okuduğum bir makalede de Modern Çağ'da pek çok ülkenin ekonomisinin ayakta durmasında kadınların muazzam etkisi olduğundan söz ediliyordu. Çok alışveriş yapıyorlarmış anlayacağınız.
Birkaç yıl önce bir arkadaşım evini taşımada kendisine yardımcı olmamı istemişti. Eşyaları çıkarırken kocaman bir kolinin bir köşede durduğunu fark etmiştim; büyükçe bir şeydi, bir çamaşır makinesi kolisinden daha büyüktü, ağzına kadar çantayla doluydu, görür görmez şok olmuştum, bir insanın bu kadar çantaya sahip olmak istemesi için, en hafif bir deyişle deli olması gerekirdi. İşte o gün akşam eve gidince yazmıştım bu yazıyı.
ha ha ha.
YanıtlaSilYazının kurgusu çok güzel ama çanta başka bi'şeydir efenim. Kendimi zor tutuyorum kaç sezondur, yeni çanta almamak için :)
Bazı konularda kadınları anlamak için gerçekten ciddi çaba harcıyorum ama sonuç alamıyorum. Bu çanta konusu da onlardan biri. Böyle şeyler sanırım karşılaştırmayla iyi anlaşılıyor, ben de karşılaştırma yapmaya yelteniyorum, fakat bakıyorum ki karşılaştıracak bir şey yok. İşte örneğin hanımların bu çanta tutkusunu karşılaştırabileceğim bir tutkusu yok erkeklerin, ya da var da ben bilmiyorum. İki tane, üç tane çanta neyinize yetmiyor, diye sorsa biri mesela... :P
Silpahalı kol saati koleksiyonu olanlar var mesela :)
YanıtlaSilBen hikayedeki kadar değilsem de çanta severim. Aksesuar olarak düşün, fular ya da küpe gibi :)
Bak, saat hiç aklıma gelmemişti. Ayrıca ayakkabı tutkunu erkekler var, bir futbolcu vardı, bir ara gazeteye çıkmıştı, evinde ayakkabıları koyacak yer kalmamıştı.
SilNereden baksan tutarsızlık kısacası. On taneye kadar anlarım da, gerisi başka bir yazının konusu olur artık.
Sağlıkla kal. :)