13 Şubat 2014

Şans Nedir?

Köyde yağmur duasına çıkılacakmış. İmam herkesi caminin önünde bekliyormuş. Bakmış ki köylüler toplanmış geliyorlar, "Hani, şemsiyeleriniz nerede?" diye sormuş. "Ama..." diye başlamış köylüler, gerisini getirememişler. "Eğer," diye sürdürmüş imam, "yağmurun yağacağına inansaydınız yanınızda şemsiyenizi getirirdiniz. İnanmadığınız şey için dua etseniz ne, etmeseniz ne." Duayı iptal etmiş, hepsini geri göndermiş. 

Bir şeye inanırsanız o şey sizi hayata bağlar. Bir şeye daha çok inanırsanız, o şey sizi hayata daha çok bağlar. Hayata bağlandığınız vakit de sürekli olarak bir şeyler yapmanız, yani çabalamanız gerektiğini fark edersiniz. Çabaladığınız zamansa her şeyin sizin için olumlu gittiğini, her istediğinizin yerine geldiğini görürsünüz. Dışarıdan bakanlarsa sizin için "Ne şanslı biri" der.

İşin aslına bakarsanız, şans diye bir şey yoktur. Her şey insanın dünyaya bakışınızda saklıdır.

4 yorum:

  1. Oylemi dersin gercekten... Ben hep suna takiliyorum, inanilan seyin inanilabilr olduguna nasil, ne derece de inanacagiz... Yoksa gerisi gelecek sanki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merheba Aze. Evet, öyle düşünüyorum. Yirmilerin başındayken çoğu zaman şan var mı, yok mu diye kendime çok sorardım ama doğru dürüst bir yanıt da bulamazdım. Bazen var derdim, bazen yok. Fakat şimdi azıcık düşününce aslında şans diye bir şeyin gerçekten olmadığını kabul ediyorum. Burada kısacık yazdım gerçi, şans ya da şanssızlık dedikleri şey bizim yapıp ettiklerimizin bir sonucudur aslında. Burada şöyle bir şey de sorulabilir, dünyaya çok berbat koşullarda gelen bir kişiye, örneğin Afrika'da açlığın, sefaletin ortasına doğan bir çocuğa şanssız demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Evet, ilk bakışta öyle elbette. Ama öyle bir insanın da şanssızlığı aslında kendinden önceki insanların yapıp ettiklerinin bir sonucudur. Fazla uzatmayayım, determinist düşünüyorum bu konuda, kısacası, olup biten her şey kendinden önceki bir şeyin sonucu, kendinden sonrakininse nedenidir. Belki ileride yine dönerim bu konuya.

      İnanılan şeyin inanılabilir olduğuna nasıl, ne derece inanacağız, diye soruyorsun. Bu konuda da naçizane fikrim net. Neye, nasıl, niçin inanacağımızın hiç ama hiçbir ölçütü yoktur. İnanç dediğin konu tamamen kişiye kalmıştır. Çok basit bir örnek vereyim. Bir masanın üstünde bir kalem duruyorsa ve biri, "Ben bu masanın üstünde bir kalem olduğuna inanıyorum," diyorsa o yanlış söylüyordur, çünkü o bir inanç değildir, zaten kalem masanın üstündedir. Ancak, masanın üstünde bir kalem yoksa ve biri, "Ben bu masanın üstünde bir kalem olduğuna inanıyorum," diyorsa, işte o inançtır.

      Yeryüzünde milyonlarca inanç vardır. Kimi insan dine inanır, kimi paraya, kimi sevgiye... Kimi babasına inanır, kimi arkadaşına, kimi kendisine... Ve dediğim gibi, inanç söz konusu oldu mu elimizde hiçbir ölçüt yoktur. Bir insan bir şeye inandı mı inanır, inanmadı mı inanmaz. Mesele ben böyle bakıyorum.

      Güzel günler dilerim. :)

      Sil
    2. Benim icin onemli olan inanc kismiydi: cok guzel yanitlamissin, cok sevindim cok sevdim kendi adima... Artik inaniyorum :)
      Sans konusunda hala suphelerim var: Ne bileyim quantum mekanigi, rastlantisallik teorileri falan... Ben tuhaf bir sanssim oldguna inanirim mesela. Bir keresinde yolda kalmistim. Ise ulasabilsem para cekecegim, ama cebimde tek kurus yok iste. ATM e gidiyorum gidiyorum cekemiyorum. Ucuncusunde dedim ki, ya nolur su makinenin yaninda bir 10 tl bulsam, yetecek bana. Ise de yetismem gerekiyor bu arada.. Ucuncu defa makineye baktigimda yerde 10 tl duruyordu ne eksik ne fazla... Elbette birinin dusurme nedeni benim bulma sebebimde ama benim orada bulunma rastlantim sans degilmiydi...
      Bu arada: determinizm neden sonuc iliskisinden daha farkli bir durum degilmi. Daha kaderci, daha kati ?

      Guzel gunler dilerim :)

      Sil
    3. Ben de yanıtımın işine yaradığına sevindim. :)

      Kuantum ve rastlantısallık teorileri hakkında maalesef yorum yapacak kadar bilgim yok. Şunu söyleyeyim ki, bu şans konusu üzerine uzun uzadıya düşünen, araştıran, çıkarımlarda bulunan, hatta bu işe ömrünü veren insanlar var (bilim insanlarını kastediyorum tabii), dolayısıyla işin içinde benim farkında olmadığım çok sayıda nokta vardır mutlaka. Ancak ben şu anki bilgilerime, algıma dayanarak şansın olmadığına inanıyorum. Ve dediğim gibi determinist bir pencereden bakıyorum.

      Determinizmin katılık derecesi tartışılabilir elbette ama determinizmi kaderci olarak nitelendirmek bana sanki biraz determinizme haksızlık olur gibi geliyor. Determinizm, Türkçesiyle belirlenimcilik, benim bildiğim kadarıyla, olup biten her şeyin bazı yasalara tabi olduğu görüşüdür. Bir başka deyişle, her ne olup bitiyorsa, kendinden önce olup bitenlere bağlı olarak belirlenir. Böylece her şey, ilk günden başlamak üzere bir zincirin halkaları misali birbirine bağlıdır. Burada kaderle bir benzeşme vardır tabii, sonuçta kaderde de bir belirlenmişlik söz konusudur, ancak fark da vardır, dinlerin kader anlayışına göre sonsuza kadar olup bitecek her şey önceden belirlenir, yazılıp çizilir ve ondan sonra yaşam başlar. Ancak determinizmde böyle değildir, olaylar, kendilerini belirleyecek olan önceki olay yaşanmadan bilinemezler.

      Örneğin kader anlayışına göre, bahçemizdeki bir ağacın bu yıl meyve vermemesi, mutlaka olması gerektiği için, yani kaderde baştan beri yer aldığı için öyle olmuştur, oysaki determinizmde ağacın bu yıl meyve vermemesi, kendisinden önceki bir nedene bağlıdır, ağaç sulanmamıştır örneğin. Bu örneği gelecek zamana da uyarlayabiliriz. Kader anlayışına göre, gelecek yıl olacak her şey bellidir, ağacın meyve verip vermeyeceği de –biz şimdiden bilemesek de– bellidir, oysa determinizme göre ağacın gelecek yıl meyve verip vermeyeceği şimdiki ve şimdiden önceki olaylara bağlı olarak belirlenecektir, yani bahçemizdeki ağacın gelecek yıl meyve verme olasılığı olduğu kadar, vermeme olasılığı da vardır.

      Bu arada, determinizmin birden fazla yorumu (ya da türü) olduğunu da unutmamak gerek.

      Aslında biraz daha konuşasım var ama kafanı fazla şişirmeyeyim. :) Bu arada uzun zamandır felsefe kitapları okumadığımı da bu sohbet sayesinde fark ettim. Bahar gelip havalar ısınmadan bir şeyler okusam iyi olacak.

      Sevgiler Aze.

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git