9 Eylül 2014

Yazmak

(...) Yazma edimi tanım gereği bir "başkası"nın varlığını öngörür: karşınızda ya da kapınızda yazınızı bitirmenizi bekleyen biri yoktur kuşkusuz, ama, yazdığımız ne olursa olsun, yazma edimi her zaman bir "okur"u varsayar. Bernanos'un unutulmaz kahramanı Ambricourt papazı günlük tutmaya yalnızca kendi içini daha açık görebilmek amacıyla başlar, deneyimi bir yıldan daha öteye taşırmamaya da kararlıdır, süre dolunca defteri ateşe atıp her şeyi unutacaktır; bu arada günlüğün yabancı ellere düşmemesi için önlem almayı bile düşünür. Ama, bir kez yazmaya başladıktan sonra, görünmeyen bir yaratığın varlığını sezer çevresinde, başını içgüdüyle "düşsel bir dinleyici"ye doğru uzatır; daha sonra, bir bakarsınız, bu sayfaların "gelecekteki okur"unu düşler; bir bakarsınız, yazdıklarının "başkalarına da" bir yararı dokunabileceğini kurar; bir bakarsınız; günlükten bir sayfa çekip sanki başka birinden almış gibi karşısındakine okuyarak söyleminin etkisini ölçmeye çalışır: yazılan okurununa ulaştırılmak ister.
Tahsin Yücel, Yazın, Gene Yazın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git