15 Ağustos 2014

Morena

Temel, Dursun ve İdris ava çıkmışlar. Karşılarına bir delik çıkmış, "Bu ne deliği ola ki?" diye sormuşlar birbirlerine, Temel, "Bekleyip görelim," demiş. Pusuya yatıp beklemişler, biraz sonra bir tavşan çıkmış, vurup yollarına devam etmişler. Biraz sonra daha büyük bir deliğe rastlamışlar. Yine birbirlerine bakıp, "Bu ne deliği ola ki?" demişler. Temel de yine, "Bekleyip görelim," demiş. Bu kez de bir tilki çıkmış, onu da vurup devam etmişler. Biraz sonra karşılarına çıkan delik daha da büyükmüş. Bakışlarında yine aynı soru, birbirlerine bakmışlar. "Bekleyip göreceğiz," demiş Temel. Bekleyip görmüşler, bir ayı, onu da vurup devam etmişler. Bu kez kocaman bir delikle karşılaşmışlar. Daha da meraklanmışlar, "Ayıdan daha büyük ne olabilir ki?" diye merak ederek pusuya yatıp beklemeye koyulmuşlar. Ertesi gün gazetede haberleri çıkmış: "Avcı Temel ve Arkadaşları Dursun ile İdris Trenin Altında Kalarak Yaşamlarını Yitirdiler."

Efendim, fazla merak iyi değildir de denebilir ama siz bakmayın, fazla merağın iyi olduğu durumlara da rastlanmıştır. Daha çok gözün doymaması ile ilgilidir bu fıkra, bana öyle geliyor. Tavşanı elde ettin, devam et, tilkiyi elde ettin, yine devam et, hadi ayıyı da elde ettin, ona da eyvallah, yine devam et, ne var ki ayıdan sonra hâlâ gözün doymadıysa tren seni elde ettiğinde yapılacak bir şey yok.

***
Bir köşe yazısında okumuştum bir zamanlar, bu Temel fıkraları filan hep Almanya, Polonya bölgelerine ait fıkralarmış. Kim, ne zaman, nasıl başlatmış bilmiyorum, Türkçeye çevrilip işte böyle Temel, Dursun, İdris diye anlatılıyorlar. Aslında Nasrettin Hocanınkilere benzer ince bir noktası da var bu fıkraların. 
***
Arapça kökenli fıkra'nın eş anlamlısı Fransızca kökenli anekdot. Aslı, Grekçe anekdotos'un çoğulu olan anekdota. "Yayılmamış, yayımlanmamış, gizli kalmış şeyler" anlamlarına geliyormuş. Gelsin bakalım. 

Kardeşim bana global'ın ne demek olduğunu sordu bugün, madem etimolojiye girdik, onun üzerine de iki söz edelim. Globe Latincede "yuvarlak şey" demek, yani "top". Dolayısıyla global, "yuvarlak gibi, yuvarlağımsı" gibi anlamlara geliyor. Globe denerek yuvarlak olan Dünya kastediliyor, global denilerek de "dünya çapında" gibi bir anlam verilmiş oluyor. Mesela global ekonomik kriz. Küresel'le eş anlamlı. Arapçadan geçmiş olan küre de globe'la aynı anlama geliyor zaten; yuvarlak şey, top. Eskiler kürre-i arz dermiş, "yerküre" diye çevrildiği gibi, kendisine "yer yuvarı" diyen de var. 
***
Etimolojiden müziğe atlayalım izninizle. Şunu dinlemezseniz alınırım, söyleyeyim:


Bu arkadaşlar Endülüslü. Morena Me Llaman'ı Los Desterrados'tan çok dinlemiştim ama bu gruptan bugün ilk kez dinledim. Kardeşimin aracılığıyla haberdar oldum. Enfes bir performans. Söyleyen ablanın sesi de su gibi.
***
"Dil, tek başına kalmanın acısını belirtmek için 'yalnızlık' sözcüğünü, bir başına olmanın görkemini belirtmek içinse 'inziva' sözcüğünü yarattı." 
Facebook'ta buldum. Bir başınalığın iki ayrı yüzünü gösteren güzel bir örnek. Gerçekten münzevi olmayı becerebilmiş bir insan bence en bahtiyar insandır. Ki, öyle herkesin harcı da değildir. Mumla arasan bulamazsın belki öyle birini. Münzevilikten kastım da gidip dağ başında insanlardan uzak bir yaşam sürmek değil. O tür münzevilik geçmişte kaldı bence. Günümüzde ne yana dönsen insana çarpıyorsun. Hal böyleyken, bir şehirde bile inzivaya çekilebilir bir insan. Diye düşünüyorum, naçizane. Ama yine de gidip hiçbir insanın olmadığı bir yerde bir süre yaşamak, üstelik de doğayla iç içe bir yerse, tadından yenmeyecek bir şey olsa gerek.

Facebook'ta bir şey daha gördüm dün: "Tek başına gördüğün rüya sadece bir rüyadır, başkalarıyla beraber gördüğün rüya ise gerçekliğin kendisidir." Altında yazdığına göre John Lennon demiş. Güzel demiş.
***
Morena me llaman, "Bana esmer kız diyorlar" demekmiş.

6 yorum:

  1. Harun, etimolojiye ilgin var sanırım. Güzel bir merak :))
    İnsanlardan uzak yaşamak denildiğinde aklıma Patrick Süskind'in Koku kitabı geliyor. Kitapta, Jean Baptiste Grenouille, hiç insan kokusu kalmayacak kadar uzak bir mağaraya gidip bir süre orada yaşıyordu. İlginç bir kitaptı.
    Müziği dinledim, güzeldi elbette :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şenay nasılsın, tatil nasıl gidiyor? Umarım her şey yolundadır.
      Evet, etimolojiye ilgim var. Yalnız son zamanlarda hiç etimoloji yazısı yapmadım. Ara sıra hatırlamıyor değilim.
      Süskind'in Güvercin'ini okumuştum ama Koku'nun film uyarlamasını izlemiştim sadece.
      Sevgiler…

      Sil
  2. Yeni kapak resmin çok güzel olmuş.Yalnız, blog ismi yazısı resmin verdiği duyguyu kesiyor sanki... Sanki o olmasa tam olacak...

    Bir de, yeni "göz hakkı" resmin muhteşem! Gözü kalıyor insanın...
    Selamlar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene sevindim Aze, ne var ki yazısız da olmuyor. Bir de bu kadarını yapabiliyorum, iyi photoshop bilseydim daha uyumlu bir şeyler yapabilirdim, evet. Bloğun adını silelim mi, ne yapalım? :)
      Yeni göz hakkını ben de çok sevdim. Sahiden de muhteşem bir şey.
      Selamlar...

      Sil
  3. Evet, silebilirsin. Neden olmasın? İsminin olmaması onun ne olduğu hakkında hiç bir şeyi değiştirmez bence. Ya da soldaki duvara dikey yazılabilir.
    Sevgilerimle,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi ama bloğun adı gözükmez o zaman. Soldaki duvara dikey yazılması iyi bir fikir aslında, bir denemekte yarar var. Ama o zaman da farklı ekran genişliğindeki bilgisayarlarda farklı gözükür. Yine de bir düşüneyim.
      Teşekkürler.

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git