Bir dağ köyüne giden yoldur bu. Kendisi de dağların üzerinde. Her şeyin iyisi şehirlere layıktır ya, asfaltın da iyisi şehir caddelerine, kötüsüyse dağ yollarına dökülür. Bundan ötürüdür kışın ağırlığına dayanamaması dağ yollarının. Bu yüzden her yıl karlar eriyip yerler kuruyunca yamanması icap eder. Biraz çakıl, üstüne de biraz zift, seneye Allah kerim...
Taze asfalt dökülüp işçiler gerisin geri gittikten sonra dağlarda koyunlarını otlatan bir çoban yola yanaşır. Birer birer eline aldığı çakıl taşlarından güzelce bir kalp yapar özene bezene. Kendi kalbidir bu. Kim bilir kaç zamandır sızısını duyduğu sevda okunu eklemeyi de unutmaz. Ve elbette kendisinin ve "onun" adının baş harflerini de ekler kalbinin içine. Sonra yolun kıyısında durup uzun uzun izlemeye koyulur eserini. Döner koyunlarına bakar, onlara da gösteresi gelir, gururlanır.
Bu yoldan gelip geçenler, ne onun, ne de sevdiğinin kim olduğunu bilemezler. Fakat sevdasını görürler elbet. O da sevgisinin bir kanıtı olarak yola çizdiği bu kalbi insanlar gördü diye uzaktan uzağa, içten içe sevinir durur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.