31 Mayıs 2014

Gitmek isteyenler için Van ve Van Gölü çevresi

Bizim memleket üzerine gezip görme odaklı bir şeyler yazmak iki-üç yıldır aklımdaydı, ha bugün ha yarın derken şimdiye dek uzadı. Üç-dört ay önce de bundan söz etmiştim. Madem bu blogda her gün yazıp çiziyoruz, hem memlekete hem de bloğun takipçilerine bir hizmetimiz dokunsun, dedim ve Van taraflarına gelecekler için bir rehber hazırladım.
.
Büyütmek için üstüne tıklayınız. 
© Google Maps
Van Gölü çevresinde gezilecek çok sayıda yer, görülecek çok sayıda doğal, tarihi, kültürel eser var. Hepsini burada sayıp dökmeyeceğim. Çünkü pek çok yerde olduğu gibi burada da turistik uğrak noktaları bir kişinin ya da grubun bir kez gelmekle bitiremeyeceği biçimde serpilmiş durumda. Bir yola düştünüz mü o yol üzerindeki yerleri görme şansınız olur ama bu kez başka bir yol üzerindekilerini kaçırmış olursunuz. Bundan da önemlisi, günümüz insanı için gezme zamanının kısıtlı olması, yine bir yöredeki görülmesi gereken yerlerin yalnızca bir bölümünün görülebilmesine olanak sağlıyor. İşte bu nedenle, buraları gezip görmek isteyenler için Van Gölü merkez olmak üzere mutlaka görülmesi gereken yerlerin bir haritasını çıkardım. Bu benim fikrim tabii, başkaları daha fazlasına da yer verebilir, ama ben işin içine güzergâh, zaman gibi değişkenleri de koyarak çıkardım bu haritayı, böylece ister istemez bazı yerleri es geçtim, yoksa iki haftalık bir zaman için çok daha geniş bir harita çıkarılabilirdi.

Yukarıdaki haritada da görüyorsunuz, mutlaka görülmesi gereken 6 ana nokta seçtim. Sırasıyla: 

  • Van Merkez
  • Muradiye Şelalesi
  • Erciş
  • Ahlat
  • Nemrut Dağı ve
  • Ahtamar (Akdamar) Adası

İlk olarak geliş zamanından söz etmek gerekiyor. Van'a gelmek için en uygun zaman mayıs sonuyla haziran başıdır. Sıcak memlekette yaşayıp biraz serinlemek isteyenler için yazın ortası da çok uygun bir zamandır. Aslına bakarsanız, bu listedeki yerlerin her biri için ayrı bir ideal zaman söz konusu. Örneğin nisan ortalarından sonuna kadar Ahtamar Adası'na gitmek için mükemmel bir zamandır. Çünkü adadaki ağaçların çiçeklenme zamanıdır bu tarih. Yeryüzünde sadece Erciş'te görebileceğiniz İnci Kefali balığının mucizevi göçüne tanık olmak içinse mayısın yirmisiyle haziranın onu arasında gelmeniz gerekir, çünkü göçün en yoğun olduğu zaman aralığıdır bu. Muradiye Şelalesi için en uygun zamansa karların eriyip suyu coşturduğu nisan sonuyla mayıs başıdır. Nemrut Dağı'na çıkıp krater gölünün kıyısına kadar kalderanın içine inmek için karların erimiş olması gerekiyor, dolayısıyla haziran başı en uygun zaman. Bunların dışında, Van Kalesi, Ahlat Selçuklu Mezarlığı her mevsim görülebilir, gene de karsız mevsimlerde görülürse daha iyi olur. Gelgelelim, dediğim gibi, bütün bu yerlerin tek seferde gezilmesi öngörüldüğü için en uygun zaman mayıs sonu - haziran başıdır.

Bu altı noktadan kısaca söz edeyim. Van merkezde Van Kalesi ile tarihi Hüsrevpaşa ve Kaya Çelebi camileri ve Van Müzesi görülmesi gereken yerler. Van kahvaltısı yapılmalı. Edremit sahiline de uğranılmalı. Muradiye'de şelale ve Şeytan Köprüsü görülmeli. Erciş'te İnci Kefali göçü, Ahlat'ta Selçuklu mezarlığı, Tatvan Nemrut Dağı'nda krater gölü, Gevaş'ta Ahtamar Adası ve adadaki kilise... 

Bu noktaların harita üzerindeki konumu şöyle:
.


Şimdi bir gezi planı çıkaralım. Van Gölü'nün çevresi 400 km.yi aşar. Benim bu çizdiğim güzergâh Google Maps verilerine göre yaklaşık dokuz saat sürüyor. Bu da, sabah erkenden yola çıkıp hiç durmadan yol alsanız bile ancak akşam vakti tamamlayabileceğiniz anlamına geliyor. Gelgelelim her gittiğiniz durakta zaman harcayacağınız için bu gezi için iki gün ayırmak en mantıklısı. Bundan ötürü de bir geceyi Erciş, Ahlat ya da Tatvan'da geçirmelisiniz. Otel işlerini önceden halletmeniz yararınıza olacaktır tabii.
.
Süphan Dağı Van Denizinin kardeşidir. Gölün hangi kıyısında
olursanız olun görürsünüz. Erciş'ten Adilcevaz'a giderken 
dibinden geçersiniz. Müthiş fotoğraflık manzaralar sunar.
© Ali İhsan Öztürk
Van'a geldikten bir gün sonra gezinize başlayacağınızı varsayalım. Güne, sabah erkenden Van kahvaltısı ederek başlayın. Van'ın kahvaltısı ünlüdür, mutlaka duymuşsunuzdur. Ünü geçmişe dayanıyor. Esas özelliği bol çeşitli olması. Yöresel tatlar kahvaltının olmazsa olmazlarından. Otlu peynir çeşitleri, çökelek, un-yağ-yumurta üçlüsünden yapılan geleneksel Kürt kahvaltılığı mirtoxe (mırtoğe), Hakkari yöresi balları ve koyun kaymağının tadına bakmalısınız. Bir kahvaltıcıya oturmadan önce bunların olup olmadığını sormanızda yarar var. Tabii, kahvaltısı ünlü olduğu için haliyle bol miktarda kahvaltıcı var Van'da, doğal olarak da iyisi, kötüsü var. Gözünüze iyi birini kestirmeye çalışın. Kahvaltıdan sonra Muradiye'ye hareket edin. Burada, şehrin üç-beş km. dışında şelale ve onun yakınlarında da Şeytan Köprüsü vardır. Şelaleyi görüp değişik açılardan fotoğrafını çektikten sonra Şeytan Köprüsü'ne gidin. Orada da aynı şeyi yapın. Eğer Van'dan buraya kadarki bir saatlik yol sizi yorduysa Şelalede bir şeyler içip dinlenebileceğiniz bir yer var. Muradiye'den ayrılıp Erciş'e hareket edin. Erciş'te İnci Kefali göçünü izleme noktası yörede Balık Bendi diye bilinir ve Muradiye'den gelişte hemen yolunuzun üzerindedir. Burada tek yapmanız gereken, milyonlarca İnci Kefali balığının olağanüstü göçünü izlemek ve tabii ki bol bol fotoğraf çekmek. İnci Kefali aslında kefal değil, sazangiller familyasına ait, dünyada sadece Van Gölü'nde yaşayan bir balıktır. Adı geçmişte öyle konmuş ve öyle bilinegelmiş. Gölde yaşayan tek canlı türüdür ayrıca. Her yıl mayıs ayının başlarından başlayarak yumurtalarını bırakmak için gölden akarsulara doğru hareket eder. Tam da bu sırada dağlardan eriyen karlar akarsulardaki su seviyesini oldukça yükseltir. Böylece gölden ayrılıp akarsulara giden balıklar doğal olarak suların akış yönünün tersine hareket etmek zorunda kalır. İşte bu sırada olağanüstü bir manzara çıkar ortaya ve gerçekten görülmeye değerdir. Tarihe meraklıysanız, çoğu sular altında kalan ve şimdiki Çelebibağı beldesinin sahilinde yer alan Eski Erciş şehrinin kalıntılarını da görebilirsiniz. Ayrıca birkaç tane de kümbet var.
.
İnci Kefali
Erciş'ten sonraki durağınız Ahlat. Upuzun mezar taşlarıyla ilgi çeken buradaki Selçuklu mezarlığı büyükçe bir açık hava müzesi görünümündedir. Ahlat'tan Tatvan'a yol alırken şehrin hemen çıkışında yolun üzerindedir. Mezarlığı görüp gezdikten, fotoğraflar çektikten sonra artık Nemrut'a gidebilirsiniz. Van'dan Ahlat'a kadar geçireceğiniz zaman kaba hesapla 6-7 saattir. Doğal olarak yorulmuş olacaksınız. O yüzden aynı gün Nemrut'a gitmek yorgunluğunuza yorgunluk ekleyebilir. Bu nedenle de Nemrut'a ertesi gün gitmek daha iyi bir fikir olabilir. Eğer bir önceki geceyi Erciş'te geçirdiyseniz veya Ahlat'ta geçirecekseniz Nemrut Dağı'na Ahlat'tan yol var, o yoldan gidin, ancak eğer geceyi Tatvan'da geçirecekseniz, Ahlat'tan doğrudan Tatvan'a, oradan da ertesi gün Nemrut'a gidin. Unutmadan söyleyeyim, kafanız karışmasın, Türkiye'de iki tane Nemrut Dağı var, biri Adıyaman'da, üstündeki heykellerle ünlü, biri de Tatvan'da, öbürü kadar bilindik değildir ancak kelimenin tam anlamıyla bir doğa harikasıdır. Dağa çıktıktan sonra bir o kadar da inip krater gölünün kıyısına varırsınız. Yakın zamanda yol yapıldı. Birkaç yıl içinde otel motel yapılıp oranın da tahrip edileceğini tahmin ediyorum. O yüzden bir an önce davranıp doğal halini görmek lazım. Zaten bir-iki ufak tesis var şimdiden. Nemrut'ta ne kadar kalacağınıza siz karar verin ama bana kalırsa iki saat kadar kalın. Nemrut'tan indikten sonra Tatvan'a döneceksiniz. Eğer önceki geceyi burada geçirmişseniz doğrudan Ahtamar'a hareket edebilirsiniz, ama buraya Ahlat'tan geldiyseniz Tatvan'ın sahiliyle çarşısını gezmelisiniz. 
Van Gölü'nün kıyısına konmuş güzel bir şehirdir Tatvan. 

Bir sonraki durağınız Ahtamar Adası. Sizi oraya götürecek teknelerin kalktığı iskele yolun hemen yanında. Manzarası çok güzel olan adada yakın zamanlarda restore edilen tarihi bir Ermeni kilisesi var. Tam karşısında da Vizontele'den hatırlayacağınız Artos Dağı. Adada ayrıca oturup çay-kahve içebileceğiniz bir kafe de var. Ahtamar'dan sonraysa Edremit'e gideceksiniz. Ama oraya varmadan, Gevaş'ta yine tarihe meraklı olanlar için İzettin Şir Camisi ve Halime Hatun Kümbeti var, görülebilir. Evet, iki tane Nemrut Dağı olduğu gibi iki tane de Edremit var, biri Balıkesir'de, biri de bizim burada. Van Gölü'nün kıyısında, yeşil ile mavinin buluştuğu şipşirin, çok güzel bir yer. Buradaki çay bahçelerinin birinde oturup çayınızı içerken Van denizini izleyebilirsiniz.
.
Ahtamar Adası
Edremit'ten çıktınız mı ilk durağınıza, Van merkeze geldiniz demektir. Van'da Van Kalesi'ni görmelisiniz. Kalede Urartu Çivi Yazıtları atlanmamalı. Tarihe meraklıysanız, kalenin yakınında iki tane de eski cami var, Kaya Çelebi Camisiyle, Mimar Sinan'ın yaptığı Hüsrev Paşa Camisi, onları da görün. Van Urartulara başkentlik yaptığı için Van Müzesi'nde o döneme ait çok sayıda eser var, onları görebilirsiniz. Van'a gelmişken Van kedisini görmemek olmaz elbette. Üniversite bünyesinde kampüs içinde Van Kedisi Evi var, oraya gidip kedileri görüp fotoğraflayabilirsiniz.
.
Deveboynu Yarımadası ve İnköy.
© Turgut Tarhan
Bu kadar ayrıntı yeter sanırım. Ana hatlarıyla anlattım gezilip görülmesi gereken yerleri. Ancak, bu kadarı beni kesmez, ben gezmek için doğmuşum diyorsanız, ayrıca bol zamanınız varsa, bu arada bütçeniz de müsaitse, yukarıda da söylediğim gibi, Van ve çevresinde gezilip görülebilecek bir dünya yer var. Birkaç tanesini liste halinde sayayım, ayrıntılarına girmiyorum ama görmek isterseniz internet üzerinden yeterli miktarda bilgi bulabilir, Van'da turizm danışma bürosundan detaylı broşürler de edinebilirsiniz.
  • Van Gölü'nde Adır ve Çarpanak adaları,
  • Gevaş ilçesinde Deveboynu Yarımadası,
  • Eskiden yılın yedi ayı boyunca dünyayla bağlantısı kesildiği için "9. Gezegen" olarak adlandırılan Bahçesaray ilçesi ve buradaki Kırmızı Köprü,
  • Göçmen flamingolara ev sahipliği eden Erçek Gölü,
  • Gürpınar ilçesinde Hoşap Kalesi,
  • Gevaş Altınsaç köyünün kıyısında yer alan St. Thomas manastırı kalıntısı,
  • Başkale ilçesinde halkın "Vanadokya" adını verdiği, Kapadokya'dakilerini andıran peri bacaları,
  • Çatak ilçesinde Kanisipi Çağlayanı ve Çatak Çayı üzerindeki 15. yüzyıldan kalma tarihi köprüler,
  • Van'ın Yukarı Bakraçlı köyündeki Yedi Kilise kalıntıları..
Bunların dışında, İshakpaşa Sarayı'ndan da söz etmek gerekiyor. Doğubayazıt'ta ama o da Van'a pek uzak sayılmaz. Aslında bu listeye ilkin onu da almıştım, ancak sonra programı sadece Van Gölü çevresiyle sınırlandırdım. Ama sizin kararınız tabii, eğer orayı da görmek istiyorsanız, Muradiye Şelalesi'nden sonra yola devam eder, Çaldıran'a, oradan da Doğubayazıt'a varırsınız. Aynı yoldan dönerek de Erciş'e ulaşırsınız.


Van kedisi
Van'a geliş ile ilgili bir-iki kısa bilgi de vereyim. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Antalya'dan Van'a karşılıklı direkt uçuşlar var. İstanbul'dan THY, Anadolu Jet ve Pegasus'un haftanın yedi günü uçuşu var. Ankara'dan Anadolu Jet her gün, İzmir'den Sun Express pazar hariç altı gün uçuyor. Adana'dan Pegasus salı, perşembe ve cumartesi günleri, Antalya'dan Sun Express pazartesi, çarşamba, perşembe, cuma günleri geliyor. Uçak dışında, Türkiye'nin her yerinden Van'a otobüsle gelmeniz mümkün. Ayrıca maceraperestler trenle de gelebilirler. Van Gölü Ekspresi Ankara'dan salı ve pazar günleri Tatvan'a geliyor.

Van'da konaklama ile ilgili herhangi bir sıkıntı yok. Beş yıldızlısından tek yıldızlısına, pahalısından ucuzuna çokça otel var. Ondan ötürü bu konu üzerinde durmuyorum. Yalnız şunu vurgulamak isterim, zaten anlaşılmıştır da, ben bu yazıyı özellikle herhangi bir tura vs. dahil olmadan, tek başına ya da bir arkadaş grubuyla geleceklere yönelik yazıyorum. Öbür türlü zaten turist rehberleri size eşlik edecektir. Kendi başınıza gezmeniz için size bir araba lazım olacaktır doğal olarak. Van merkezde araç kiralayabilirsiniz. Ancak unutmamalısınız ki Van Gölü'nün çevresi 400 km.den fazladır. Bu da hem aracın kirasına, hem de yakıtına ayıracağınız paranın biraz fazla olabileceği anlamına gelir. İlle araba kiralamak zorunda değilsiniz. Bütün bu şehirlerin arasını dolmuşlarla da gezebilirsiniz. Yine de benim önerim araba kiralamanız. Çünkü dolmuşların her yerde olduğu gibi burada da belli saatleri var. Örneğin küçük bir ilçe olan Muradiye'den Erciş'e gitmek için beklemek zorunda kalabilirsiniz. Bir de Nemrut Dağı'na çıkmak için her halükarda bir araba bulmanız gerek. Kısacası, araba kiralamanız gerek rahatlık, gerekse bütçeniz açısından daha iyi.

Tüm bu yerleri gezip tozarken elbette yanınızda fotoğraf makineniz olacak. Gideceğiniz yerlerde fotoğrafını çekmeyi isteyeceğiniz o kadar çok şey göreceksiniz ki... Bu nedenle yanınıza yedek pil vs. almayı sakın unutmayın. Profesyonel bir fotoğraf makineniz varsa, geniş açılı bir objektifiniz de mutlaka olsun.

Evet, olur ki yolunuz buralara düşer, bu yazı size bir katkımız olsun. Doya doya gezin ve, bunu özellikle öneriyorum, doya doya bakın. Uzaklıklara bakın. Denize, dağlara bakın. Farklı şeyler hissedeceğinize eminim. Bu topraklara sinmiş farklı bir şeyler var çünkü.


13 yorum:

  1. Özenilmiş, bezenilmiş, emek verilmiş, çalışılmış, çabalanmış, evrilmiş, çevrilmiş değme tur şirketlerine taş çıkartılmış. Bravo! Bravo! Bravo!

    Yalnız o sazangillere üzülsem mi gülsem mi bilemedim ben. Niye o kadar zorluyorlar kendilerini, bir anlamı olmalı !

    İzlemeye değer görülüyor. Sizi anarak gezeriz inşallah bir gün Sevgili Sokrates'in yeğeni..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba sevgili Aze. Çok teşekkür ederim.
      *
      İnci Kefali, soyunu devam ettirmek için yumurtalarını akarsulardaki taşların altına bırakmak zorunda. Çünkü denizde böyle bir imkanları yok.
      *
      Biz de inşallah diyelim o zaman, doya doya gezin de, beni anıp anmamak pek önemli değil. :P

      Sevgilerimle...

      Sil
    2. Bir de sorucam sorucam unutuyorum; Van canavarına ne oldu ?!

      Sil
    3. Van Gölü canavarı bir balondu, şişti, ardından hızla söndü gitti.

      Biliyorsun, 90'lı yıllarda medyamızın temel görevi gerçekleri vatandaşından saklamaktı. Bunun için de sürekli yapay gündemlere gereksinim duyuluyordu. İşte bana kalırsa Van Gölü Canavarı da o sıralarda yapay bir gündeme duyulan ihtiyaçtan doğdu. Sahiden de bir süreliğine tüm Türkiye canavarla yatıp canavarla kalktı.

      Bunun yanı sıra, dönemin valisi öncülüğünde Van'da turizmi canlandırmak, insanların ilgisini buraya çekmek için yazılmış bir senaryo olduğunu düşünenler de var. Ne kadar doğru, Allah bilir.

      Birkaç şey daha söyleniyordu da unuttum gitti.

      Gevaş'ta canavarın heykelini diktiler, hâlâ duruyor galiba. :))

      Sil
  2. Anladım, anladım bir güdü meselesi ama, niye doğa onları bu kadar zorlamış, zorluyor ona üzüldüm. Ve onlar yine de başka bir davranışa evrimleşmemiş. Şöyle bir varsayım vardır; böcekler dünyadan yok olsa, dünya 50 yıl içinde yok olur. Insanlar yok olsa, rakamı hatırlamıyorum ama çok daha uzun bir zaman dünyanın var olabileceğini söylüyordu. Ben yine de bizim de lazım olduğumuzu düşünüyorum; negatif etkiler de önemlidir. Zıtlıkların birliği...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazıda da dediğim gibi İnci Kefali Van Gölü'nde yaşayan tek canlı türüdür. Gölün her yerinde de değil, akarsuların döküldüğü ağızlarda yaşar. Çünkü Van Gölü'nün suları sodalıdır. Su ağızlarında yaşadığı için, yumurtalarını altına bırakacak yeterli miktarda taş bulamaz. O yüzden akarsulara gitmek zorundadır.
      *
      Geçen gün ben de öğrencilere söz ettim, insan olarak doğadaki her şeye muhtacız ama doğa bize hiçbir biçimde ihtiyaç duymaz. Bir ağaç el değmemiş bir ormanda yüzlerce yıl yaşayabilir, bir yabani hayvan da yine doğal yaşam alanında insanlarla hiç temas kurmadan bütün yaşamını sürdürebilir. Gelgelelim biz insanlar öyle miyiz? Doğaya bütünüyle muhtacız, üstüne üstlük kendimizi doğanın sahibi addediyoruz. Yine de evet, sana katılıyorum, sanırım biz de bu doğada biraz gerekliyiz. ;)

      Sevgiler...

      Sil
  3. Aslında adından belli imiş balon olduğu. Bir kere orası göl değil ki, deniz.. Teşekkür ederim detaylı bilgilendirmen için.
    Hatırlaman ne güzel !
    Doğru, o yıllarda ne kadar masal varsa ortaya dökülüyordu... Ben yine de üzüldüm gerçek olmadığına, keşke gerçek olaydı:-) Sevimli bir canavar gibi gelirdi bana.. Neyse ki heykeli varmış. Bana da ödev olsun heykeli ile resim çektirmek .. :-)

    Sevgilerimle..,

    YanıtlaSil
  4. Merhaba, yazınız için çok teşekkür ederim. Biz Ankaradan eşimle sömestr tatilinde yani Ocak ayında Van'a gitmek istiyoruz. Van Ekspres treniyle. Ocak ayı
    Van ve çevresindeki güzellikleri gezmek görmek için uygun bir mevsim midir, tavsiyeleriniz ne olur? Van'a gelmişken yakınlarda örneğin İshakpaşa sarayı gibi mutlaka gezin diyeceğiniz yerler var mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Göçebe Düşünceler24 Aralık 2017 23:58

      Merhaba, hoş geldiniz. Ben teşekkür ederim.
      Kış burada Ankara'ya göre bir basamak daha soğuk olur. Fakat şu an hava mevsime göre çok iyi. Umarım siz geldiğinizde de böyle olur.
      Nasıl gezeceğinizi bilmiyorum, eğer araba kiralayacaksanız Muradiye Şelalesini görün. Keza Hoşap Kalesi'ne de gidilebilir. Ama gitmeden kar durumunu öğrenmekte yarar var. Ahtamar Adası her halükarda görülebilir. İshakpaşa Sarayı'na bu mevsim gidilir gidilmesine ama Doğubayazıt yolu askeri nedenlerle şu an kapalı.
      Şehir merkezindeki turizm danışma ofisine uğramanızı öneririm.
      Şimdiden iyi gezmeler. Güzel geçmesini dilerim.

      Sil
  5. Neden Adilcevaz yok ? Türkiye'nin 3. Büyük dağı Süphan, Adilcevaz kalesi, kef kalesi, Tuğrul bey cami, ulu cami,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba. Sorunuzun cevabı yazının içinde var, iyi günler dilerim.

      Sil
  6. Çok başarılı bir inceleme güzel bir paylaşım elinize emeğinize sağlık.https://www.rizetours.com/

    YanıtlaSil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git